7 countries are left behind Yugoslavia, a country that was the scene of internal conflicts following the end of the Cold War. The common values, experiences and memories built during the Yugoslav era continue to exist in the collective memory of those living in these countries. The freedom of movement provided with the red passport that everybody held, welfare level represented by the pictures of miners and workers on the banknotes and the some different examples represent these values. However, the wars and the traumas in the 1990s caused great injuries in the collective memory of the Yugoslav societies However, when the first period of shocks were overcome, a longing began to be heard towards the Yugoslav values. The longing for these past values, named as Yugo-nostalgia, is more often manifested as a reaction to being dissatisfied with the current situation. In this article, three documentary films from the children of Serb-Croat common families - a not so common family even during the Socialist Yugoslavia - will be examined. The first of these films is Moji Prijatelji (My Friends, Lidija Zelović - 2006), which includes traumas but contains more nostalgic elements. The second film examined Moj Vlastiti Rat (My Personal War, Lidija Zelović - 2015), is a movie where Zelović evaluates the traumatic events through her life and performs a recovery attempt in the post-traumatic process. The third film examined is Pismo Ocu (Letter to Dad, Srđan Keča - 2011), where he tells the traumas through his family
Soğuk Savaşın
ardından iç çatışmalara sahne olan Yugoslavya’dan geriye 7 ayrı ülke kaldı. Yugoslavya
döneminde inşa edilmiş ortak değerler, yaşanmışlıklar, anılar; bu ülkelerde
yaşayanların kolektif belleğinde var olmaya devam etmektedir. Yugoslav kırmızı
pasaportun sağladığı hareket özgürlüğü, madenci ve işçilerin fotoğraflarının
yer aldığı banknotların simgelediği eşitlikçi refah seviyesi gibi örnekler bu
ortak değerleri yansıtmaktadır. Ancak 1990’lı yıllarda gerçekleşen savaşlar,
yaşanan travmalar Yugoslav toplumlarının kolektif belleğinde büyük yaralar
açmıştır. Yaşanan travma, Yugoslav değerlere belirli bir oranda kızgınlığı,
nefreti ortaya çıkarmıştır. Ancak ilk dönem şokları atlatılınca Yugoslav
değerlere karşı duyulmaya başlayan bir özlem ortaya çıkmıştır. Yugo-nostalji
olarak ifade edilen bu geçmiş değerlere özlem duyma hali daha çok mevcut
durumdan memnun olmamaya gösterilen bir tepki şeklinde ortaya çıkmaktadır.Bu makalede
Sosyalist Yugoslavya dönemi de dahil olmak üzere pek sık rastlanmayan
Sırp-Hırvat ortak ailelerinin çocuklarının çektiği üç belgesel film
incelenecektir. Bu filmlerden ilki yaşanan travmalara yer veren ancak daha çok
nostaljik öğeler içeren, Moji Prijatelji
(Arkadaşlarım, Lidija Zelović - 2006) filmidir. Travmaya neden olan
olayları kendi hayatı üzerinden değerlendirip, travma sonrası süreçte ise bir
iyileşme denemesini gerçekleştirdiği Moj
Vlastiti Rat (Benim Kişisel Savaşım, Lidija Zelović – 2015) filmi, inceleyeceğimiz
ikinci filmi teşkil etmektedir. İncelenecek üçüncü film ise yaşanan travmaları
ailesi üzerinden anlatan Srđan Keča’nın
Pismo Ocu (Babama Mektup – 2011) filmidir.00
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 4 Sayı: 8 |