19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında hızla gelişen görüntüleme teknolojileri ve sinemaya ilişkin özgün düşünceler ortaya koyan ilk filozoflardan biri olan Bergson, belleğin niteliği ve “zaman”a ilişkin bakış açısı ile özgün bir felsefe ortaya koymuştur. Bergson zamanı, çizgisel ve ölçülebilir bir unsur olmaktan çıkarmaya çabalamıştır. Diğer taraftan sinemanın yeni ortaya çıkmakta olduğu bir dönemde eserlerini ortaya koyan Bergson’un sinema felsefesini de etkilediği görülmektedir. Bergson’un sinematografi eleştirisi, Gilles Deleuze (1925-1995) başta olmak üzere pek çok düşünür ya da eleştirmen tarafından yeni bir sinema anlayışının çıkış noktası olarak kabul edilmiştir. Söz konusu ‘Bergsoncu sinema’ yaklaşımının en önemli unsurları ise, zaman, bellek ve benliktir.
Yapay zekâ tartışmalarının eşliğinde, günümüzde benlik ve bellek ilişkisinin sıklıkla konu edildiği alanlardan biri de bilim-kurgu sinemasıdır. Distopik içeriğe sahip bir polisiye olan Blade Runner 2049 filmi ise Bergsoncu bir sinemanın mümkün olup olamayacağı sorusunun cevaplanması için elverişli bir içeriğe sahiptir. Nitekim Blade Runner 2049, özellikle başkahramanı K’nin “insan mı yoksa kopya mı” olduğu sorusunu, temelde bu sorunun anlamsızlığına işaret eden bir anlatı ile ele almaktadır. Çalışmamız, Blade Runner 2049 filmini Bergsoncu zaman, bellek ve benlik temaları eşliğinde analiz etmeyi amaçlamaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları, Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 28 Ekim 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 29 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 8 Sayı: 16 |