Tarihin en önemli gelişmelerinden biri kuşkusuz düşünce ve
kültür hayatında yaşanan sekülerleşme sürecidir. Sekülerleşmenin üç
temel boyutunun bulunduğu söylenebilir. Bunlar rasyonelleşme,
kurumsal farklılaşma ve dinden uzaklaşma. Sekülerleşme en yoğun ve
hızlı bir şekilde Batılı toplumlarda yaşanmasına rağmen bu süreç tüm
dünyayı etkilemektedir. Başta bilimsel düşünce olmak üzere bilimlerin
gelişmesi ve uzmanlaşması, kültür, ahlak, hukuk, sanat vb. alanlarda
din dışı yaşam alanlarının gelişmesi küresel bir nitelik arz etmektedir.
Bu noktada İslam dini ve sekülerleşme ilişkisinin incelenmesi de
önem taşımaktadır. Bu çalışmada İslam ve sekülerleşme ilişkisi İbn
Haldun’un Mukaddime adlı eserinde sergilemiş olduğu fikir ve
yaklaşımları baz alınarak inceleme konusu yapılmıştır. İbn Haldun
perspektifinden bakıldığında rasyonelleşme ve kurumsal farklılaşma
boyutuyla sekülerleşmenin kaçınılmaz tarihi bir süreç olduğu, İslam’ın
da bu süreçle herhangi bir sorun yaşamadığı anlaşılmaktadır. İslam
dininin karşı ve uyuşmaz olduğu sekülerleşme biçimi, dinden
uzaklaşan ateizm, deizm, nihilizm vb. fikirler ile İslami değerlerle
uyuşmayan sosyal-ahlaki yaşam biçimidir denebilir.
Teşekkürler hocam...
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Mayıs 2021 |
Gönderilme Tarihi | 11 Şubat 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 2 Sayı: 1 |