Ijma, defined as the agreement of the mujtahid in the
century after the passage of the Prophet (Pbuh) on a religious issue, is
divided into two according to the form of the agreement either as explicit ijma
(ijmaʽ sarih/ijmaʽ qawli)
or tacit ijma (silent ijmaʽ/ijmaʽ sakuti). Even though scholars disagree on some issues
related to the detail of explicit ijma, they are unanimous with the subjects
forming the basic framework. However, there are important disputes in tacit
ijma. In the doctrine of the Islamic Law, the majority of the scholars from the
Hanafi and Malikia schools, the representatives of the Hanbali school, some
scholars from the Shafii school, and some of the Mu’tazilah consider it as one
of the main sources of the Islamic law. Nevertheless, the majority of Shafii
school and some of the Hanafi and Malikia schools do not include tacit ijma in
the hierarchy of evidence. Those scholars, who consider tacit ijma as a type of
ijma have disputes on a number of details such as the conditions of tacit ijma
formation, its time, accuracy, and inaccuracy. The aim of the present is to
reach a conclusion about the value of tacit ijma as a resource by providing
information about the details and controversies.
Islamic Law Evidence Ijmâ Explicit Ijma (Icmaʽ sarih/Ijmaʽ qawli) Tacit Ijma (Silent ijmaʽ/ijmaʽ sakuti)
İcmâ,
Hz. Peygamber’in vefatından sonra bir asırda yer alan müctehidlerin dini bir
mesele üzerinde ittifak etmeleri şeklinde tarif edilmekte ve ittifak şekline
göre sarih ve sükûtî olarak ikiye ayrılmaktadır. Âlimler sarih icmâın
ayrıntısına dair olan bazı konularda ihtilaf etseler de temel çerçeveyi
oluşturan hususlarda ittifak halindedirler. Sükûtî icmâda ise önemli ihtilaflar
bulunmaktadır. İslam Hukuku doktrininde Hanefî ve Mâlikî ekolünden olan
usûlcülerin ekseriyeti, Hanbelî ekolünün temsilcileri, Şâfiî ekolünden olan
bazı âlimler ve Mutezilî usûlcülerin bir kısmı sükûtî icmâı, icmâın bir çeşidi
ve İslam Hukukunun aslî kaynaklarından biri olarak kabul etmektedirler. Ancak
Şâfiî ekolünün ekseriyeti, Hanefî ve Mâlikî ekolünden de bazı usûlcüler
deliller hiyerarşisinde sükûtî icmâa yer vermemektedirler. Onu icmâın bir türü
olarak gören âlimler de sükûtî icmâın oluşum şartları, vakti, katî ve zannî
olması gibi birtakım ayrıntılarda ihtilaf etmektedirler. Çalışmada sükûtî
icmâın delil olup olmaması ile ilgili ayrıntılara ve ihtilaflara temas edilerek
onun kaynak değeri hakkında bir tercihte bulunulacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2020 |
Gönderilme Tarihi | 16 Nisan 2020 |
Kabul Tarihi | 15 Mayıs 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 11 Sayı: 24 |
Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.