Kur’ân’ın mâhiyetini örtük veya açık bir anlatımla tanımlayan birçok isim, sıfat, özellik ve ifade muhtelif âyet ve sûrelerin satır aralarında bulunmaktadır. Onun temel karakteristik özelliklerinden biri, Mekke’de Müslümanlara karşı yürütülen boykot döneminde nâzil olan Kamer sûresinin bütünlüğünde Nûh, Hûd, Sâlih ve Lût olmak üzere dört peygamber kıssasının kapsamında her bir numunelik pasajın ve azap figürünün akabinde “Ve lekad yesserne’l-Kur’âne li’z-zikri fehel min müddekir/Andolsun ki Kur’ân’ı düşünülsün diye kolaylaştırdık. Düşünecek yok mudur?” şeklinde geçmektedir. Söz konusu sûrede Kur’ân’ın müyesser kılınan bir kitap olduğu bilgisi 17, 22, 32 ve 40 numaralı âyetlerde, toplamda dört kez, aynı lafızlarla kasem üslubu içerisinde tekrar edilmektedir. Allah’ın Kur’ân’ın kolaylaştırılmış bir kitap olduğunu belirtmesine rağmen tefsir metodolojisinde “âdâbü’l-müfessirîn” gibi başlıkların içerisinde metninin anlaşılması için şartlar, prensipler, anlama yöntemleri ve usullerin ortaya konulduğu görülmektedir. Bu doğrultuda Allah’ın Kur’ân’ı tanımlarken belirttiği “müyesser kılınan bir kitap” iddiasının bütün yönleriyle irdelenmesi gerekmektedir. Meselenin mezkûr öneminden hareketle ele alınan bu çalışma, klasik ve modern dönem tefsir metinlerini kronolojik olarak incelemek suretiyle Kamer sûresinde geçen kolaylaştırılmış kitap iddiasının nüzûl vasatındaki anlamını, ilk muhatapların ona yaklaşımını, hangi soruna çözüm olarak nâzil olduğunu, tarihsel akış içerisinde muhtelif dönemlerde buna yüklenen farklı yaklaşımları tespit etmeyi hedeflemektedir. Bu bağlamda saptanan mülahazalar önce deskriptif bir anlatımla tasvir edilmekte, müteakiben bunlar analitik bir yaklaşımla analiz edilmektedir. Bu doğrultuda araştırma konumuzun sorularından bazıları şöyledir: Kur’ân’ın kolay bir kitap olması, onu yorumlamak için birtakım anlama yöntemlerine ihtiyaç duyulmadığı anlamına gelir mi? Kolaylaştırılmış kitap iddiası, sünnetin işlevsiz olduğu iddiasıyla ve “Kur’ân bize yeter” söylemi ile uyum arz eder mi? Kur’ân’ın dört kez kendisini kolaylaştırılmış bir kitap olarak ifade etmesinin ve onun üzerinde tefekkür etmeye çağrıda bulunmasının anlamı, hikmeti ve sebebi nedir? Kur’ân’ın teysîr yönünü tahlil eden müfessirler kendi dönemlerinin kültürel, sosyolojik ve bireysel tecrübelerini dikkate almışlar mıdır?
Tefsir tarihine bütüncül bakıldığında müfessirlerin Kur’ân’ın kendi tabiatına dair kolaylaştırılmış kitap iddiasının ne şekilde gerçekleştiği, bu iddianın hangi alan için düşünülmesi gerektiği konusunda ihtilaf ettikleri ve bu bağlamda serdettikleri görüşlerin her birinde problem teşkil eden noktaların bulunduğu, istidlâl ettikleri önermelerin zayıf olduğu görülmektedir. Bu doğrultuda ulaştığımız bulgular ve sonuçlardan bazıları şöyledir: Kur’ân’ın teysîr boyutunu Sa‘îd b. Cübeyr, Sem‘ânî, Kirmânî, Kurtubî, İbn Cüzey ve Hâzin’in aralarında bulunduğu bir grup müfessir, onun metninin ezberlenmesini kolaylaştırmak, onu ezberlemek isteyene yardım etmekle ilişkilendirmektedir. İbn Abbâs, Mücâhid b. Cebr, Süddî el-Kebîr, Mukâtil b. Süleymân, Yahyâ b. Ziyâd, İbn Kuteybe, Ebû’l-Leys es-Semerkandî, İbn Kesîr ve Mu‘înüddîn el-Îcî’nin aralarında bulunduğu birçok müfessir ise teysîrü’l-Kur’ân tamlamasını, Kur’ân lafızlarının tilâvet ve kırâ’at bakımından her dilde kolaylaştırılmış olması şeklinde yorumlamaktadır. Taberî, Mâtürîdî, Mekkî b. Ebû Tâlib, Zemahşerî, Ebû Ca‘fer et-Tûsî, Abdülkâdir-i Geylânî, Nizâmeddin en-Nîsâbûrî, Ebû Hayyân, Ebüssuûd Efendi, İbn Acîbe, Muhammed Abduh ve Kâsımî’nin aralarında bulunduğu bir grup ilim adamının ise teysîri, Kur’ân’ın anlatım üslubunda bulmaya çalıştıkları anlaşılmaktadır. Mâverdî ve Fahreddin er-Râzî ise teysîrü’l-Kur’ân’ın konu edindiği âyeti, i‘câzü’l-Kur’ân meselesi ve mu‘cize bağlamında değerlendirmektedirler. Ehl-i Kur’ân Ekolü’nün temsilcilerinden olan Abdullah Çekrâlevî ve İnâyetullah Han el-Meşrıkî gibi bazı isimler, Kamer sûresinde geçen mezkûr âyetten hareketle onu anlamak ve yorumlamak için hadis, fıkıh ve kelam gibi muhtelif İslâmî ilimlerin metodolojisine, hatta Arap diline vukufiyete gerek olmadığını ileri sürdükleri saptanmaktadır.
Tefsir Kur’ân’ın mâhiyeti Kamer sûresi Müyesser kitap Tefsir metinlerini kronolojik inceleme metodu
Many names, adjectives, phrases, expressions and features determining the essence of the Qur’ān implicitly or explicitly are found between the lines of various verses and surahs. One of its main characteristic features is mentioned after each fragment and figure of torment within the scope of the story of the four prophets; Nūḥ, Hūd, Ṣāliḥ and Lūṭ, in the integrity of the Sūrah al-Qamar, which was revealed during the boycott period against Muslims in Mecca, as follows, “Wa-laqad yassarnā al-Qurʼāna li’l-dhdhikri fahal min muddakir/And We have indeed made the Qur’ān easy to understand and remember, then is there any that will receive admonition.” In the aforementioned surah, the information that the Qur’ān is a simplified book is repeated four times in total, with the same words, in the style of oath, in verses 17, 22, 32 and 40. Although God stated that the Qur’ān is a simplified book, it is seen that the principles, understanding methods and procedures for the veiled text are put forward in the tafsir methodology under titles like “ādāb al-mufassirīn”. In this regard, claim of the simplified book that God stated while defining the Qur’ān, needs to be examined in all its aspects. This study, which is handled based on the aforementioned importance of the issue, aims to figure out the meaning of the simplified book claim in the timeline of Qur’ānic revelation, the approaches of the first interlocutors to it, and the different approaches are attributed to it in various periods in the historical flow, by examining the classical and modern period exegesis texts chronologically. The approaches identified in this context are initially described with a descriptive style, and subsequently they are analyzed from an analytical perspective. In this sense, some of the questions of our research topic are as follows: Does the fact that the Qur’ān is an easy book mean that some comprehension methods are not needed to interpret it? Is the claim of a simplified book compatible with the claim that “The sunnah is dysfunctional” and the discourse “The Qur’ān is enough for us”? What is the meaning, wisdom and reason behind the fact that Qur’ān expresses itself as a simplified book and calls for contemplation on it? Have the commentators who analyzed the simplified book claim taken into account the cultural, sociological and individual experiences of their time?
When looking at the history of Qur’ānic exegesis holistically, it can be seen that the commentators express different opinions about how the simplified book concept is realized, and for which field this should be considered. In this context, there are problematic points in each of the views, like the weakness of the propositions deduced. Some of the conclusions and findings I ascertained in this direction are as follows: A group of commentators, including Saʻīd b. Jubayr, al-Samʻānī, al-Kirmānī, al-Qurṭubī, Ibn Juzayy, Khāzin and al-Shawkānī, associate the taysīr dimension of the Qur’ān with making it easier to memorize its text and helping those who want to memorize it. Many exegetes, including ʻAbdullāh b. ʻAbbās, Mujāhid b. Jabr, al-Suddī al-Kabīr, Muqātil b. Sulaymān, Yaḥyā b. Ziyād al-Farrāʼ, Ibn Qutaybah, Abū al-Lays al-Samarqandī, Abū al-Fidāʼ Ibn Kathīr and Muʻīn al-Dīn al-Ījī, have interpreted the phrase taysīr al-Qurʼān with the fact that the words of the Qur’ān are made easier to read in every language. It is understood that a group of scholars, including Ibn Jarīr al-Ṭabarī, al-Mātūrīdī, Makkī b. Abū Ṭālib, al-Zamakhsharī, Abū Jaʻfar al-Ṭūsī, ʻAbdulqādir al-Jaylānī, Niẓāmaddīn al-Nīṣābūrī, Abū Ḥayyān al-Andalusī, Abū al-Saʻūd Afandī, Ibn ʻAjībah, Muḥammad ʻAbduh and Jamāladdīn al-Qāsimī tried to associate the term of taysir with its narrative style. al-Māwardī and Fakhr al-Dīn al-Rāzī evaluate the verse on which taysīr al-Qurʼān is the subject, in the context of the Qur’ān’s inimitability (i‘jāz al-Qur’ān) and its miracle. Some representatives of Qur’ān-alone like ʻAbdullāh Cakrālawī and ʻInāyatullāh Khān al-Mashriqī using the aforementioned verse in the Sūrah al-Qamar as evidence, argue that there is no need for the methodology of various Islamic sciences such as hadith, fiqh and kalam, or even to be proficient in the Arabic language, in an attempt to comprehend and interpret the Qur’ān.
Tafsir (Qur’ānic Exegesis) the Essence of Qur’ān Sūrah al-Qamar the Simplified Qur’ān the Method of Reading the Exegesis Texts Chronologically.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tefsir, İslam Araştırmaları (Diğer) |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 12 Haziran 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 17 Ocak 2024 |
Kabul Tarihi | 14 Şubat 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 34 |
Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.