One of the issues that nahiv scholars, examining the Arabic language from all aspects, focus on is the issue of asıl and fer’ because in all sciences related to the Arabic language, the theory of asıl and fer’ has significant importance. Nahiv science comes first among all. The reason for this is that in many basic nahiv (syntax) topics such as ‘amel, i’râb, binâ, mu’reb, and mebni, the theory of asıl and fer’ takes place efficiently. Thus, it is unanimously accepted that the verb is asıl in terms of ‘amel, while the noun is fer’. Because ref’ in fail makes ‘amel since the verb extremely needs the fail. Therefore, as no verb can be without a fail, every verb makes at least a ref’ ‘amel. However, the same cannot be said for nouns and letters. On the other hand, some nouns and letters act the same as verbs, and this results from their several resemblances to nouns for this reason, their ‘amel is fer’. Likewise, i’râb is asıl in noun, while it is fer’ in verb. The main purpose of i’râb is to differentiate basic grammatical meanings from each other such as to be fail and mef’ûl and these meanings solely occur in nouns. So, i’râb is accepted as asıl in nouns. The fact that some verbs take i’râb like nouns is a case of fer’. This results from the similarity of the verb to the noun. Because of the importance of i’râb in the Arabic language, the nahivists classified the nouns into general parts such as merfû’ât, mansûbât, mecrûrât and tevâbi according to i’râb. Therefore, the scholars have accepted some of these parts covering the general titles as asıl of the group that they belong to, while others have accepted them as fer’. However, several controversies have emerged among the nahivists about which are asıl and which are fer’. In addition, there is no consensus on the elements that make an element to be accepted as asıl. One of the issues where these conflicts take place is the subject of merfû' names which covers many noun groups such as mubteda, verb, subject, nâib-I fâil. Because only one or a few of these names are asıl and the others are fer’ in terms of merfû''. As a matter of fact, some grammarians accepted the mubtada as the asıl. They showed some important features of the word as evidence, such as the fact that it appears at the beginning of the sentence and that it does not lose its identity even if it is brought after the verb. On the other hand, some grammarians defended the view that the fail (subject) was the real one. The most important arguments they put forward are the reason for this is that the agent of the fail is stronger than the agent of the mubteda and that fail needs more help than the agent of the ref’ of mubteda. Because the basic element that separates the fail from meful is the ref’ of I’râb. In fact, the main purpose of i'rab is to separate the elements from each other. In addition to these two basic views, there are also grammarians who say that both the fail and the mubtada are musnadun ilayh, and that there cannot be a main - secondary relationship of asıl and fer’ between them, citing the fact that the sentences they are in are different from each other in terms of nature, and therefore both are asıl. These controversies are also reflected in the authors' methods of arranging the topics. For this reason, in the title of merfû', some authors took the mubteda to the beginning, while some others took the fail. Because the elements that are accepted as asıl are handled before the others. Due to its importance asıl and fer’ theory in nahiv science, in our study, the controversies that occurred within the framework of the nobility of the mubteda and the fail and the evidence put forward regarding this has been evaluated.
Arabic Language and Rhetoric Asıl Fer' Mubteda Fail Merfu' Nouns
Arap dilini her yönüyle inceleyen nahivcilerin üzerinde durdukları hususlardan biri de asıl ve fer‘ meselesidir. Çünkü Arap dil ilimlerinin tamamında asıl ve fer‘ nazariyesinin önemli bir etkisi vardır. Bunların başında ise nahiv ilmi gelmektedir. Zira ‘amel, i‘râb, binâ, mu‘reb ve mebnî gibi nahiv ilminin önemli konularında asıl ve fer‘ nazariyesi etkin bir biçimde yer almaktadır. Nitekim ‘amel bakımından fiilin asıl, harf ve ismin fer‘ olduğu ittifakla kabul edilmiştir. Çünkü fiilin fâile olan şiddetli ihtiyacı, onda zorunlu olarak ‘amel etmesini gerektirmiştir. Dolayısıyla hiçbir fiil fâilsiz olamadığı için her fiil mutlaka ref‘ ‘amelini yapar ve bu da onun ‘amelde asıl olmasını sağlamıştır. Fakat isim ve harf için aynı şey söylenemez. Ancak bazı isim ve harflerin fiil gibi ‘amel etmesi, fiile olan çeşitli benzerliklerinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle onların ‘ameli fer‘îdir. Aynı şekilde i‘râb, isimde aslî fakat fiilde fer‘îdir. Zira i‘râbın asıl gayesi fâillik, mef‘ûlluk gibi temel gramatik anlamları birbirinden ayırt etmektir ve bu anlamlar ise sadece isimde meydana gelir. Bu yüzden isim i’râba zorunlu bir şekilde ihtiyaç duymuş ve i‘râb da isimde asıl kabul edilmiştir. Bazı fiillerin isim gibi i‘râb alması ise fer‘î bir durum olup çeşitli hususlarda isme olan benzerliğinden kaynaklanmaktadır. İ‘râbın Arapçadaki öneminden dolayı nahivciler, aldığı i‘râba göre isimleri; merfû‘ât, mansûbât, mecrûrât ve tevâbi şeklinde genel kısımlara ayırmışlardır. Bu genel başlıklara dâhil olan alt kısımlardan bazılarını asıl, diğerlerini ise fer‘ kabul etmişlerdir. Ancak hangilerinin asıl, hangilerinin fer‘ olduğu hususunda nahivciler arasında çeşitli ihtilaflar meydana gelmiştir. Ayrıca bir ögenin asıl kabul edilmesini sağlayan kriterlerin neler olduğu hususunda da görüş birliği bulunmamaktadır. Bu ihtilafların cereyan ettiği konulardan biri de mübteda, haber, fâil, nâib-i fâil gibi birçok isim grubunu kapsayan merfû‘ isimler konusudur. Çünkü bu isimlerden sadece biri ya da birkaçı merfû‘ olma hususunda asıl diğerleri ise fer‘dir. Nitekim bazı nahivciler mübtedayı asıl kabul etmişlerdir. Mübtedanın cümlenin başında yer alması ve haberden sonra getirilse dahi mübtedalığını yitirmemesi gibi bazı önemli özelliklerini kanıt olarak göstermişleridir. Buna karşılık bazı nahivciler ise fâilin asıl olduğu görüşünü savunmuşlardır. Bunların ileri sürdükleri en önemli argümanları ise; ‘âmil bakımından fâilin mübtedadan daha güçlü olması ve mübtedaya göre ref‘ i‘râbına daha fazla ihtiyaç duymasıdır. Zira fâili mef‘ûlden ayıran temel unsur ref‘ i‘râbıdır. Zaten i‘râbın asıl gayesi de ögeleri birbirinden ayırmaktır. Bu iki temel görüşün yanı sıra hem fâil hem de mübtedanın müsnedun ileyh olup içinde bulundukları cümlelerin de mahiyet bakımından birbirinden farklı olmalarını gerekçe göstererek aralarında asıl – fer‘ ilişkisinin olamayacağını ve bu nedenle her ikisinin de asıl olduğunu söyleyen nahivciler de vardır. Bu ihtilaflar eserlerin konu tertip metotlarına da yansımıştır. Nitekim merfû‘ isimler bâbında kimi müellifler mübtedayı kimileri ise fâili başa almıştır. Zira asıl olan ögeler genellikle diğerlerinden önce ele alınır. Asıl ve fer‘ nazariyesinin nahiv ilmindeki öneminden dolayı çalışmamızda mübteda ile fâilin asaleti çerçevesinde meydana gelen ihtilaflar ve buna dair öne sürülen deliller değerlendirilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Edebi Çalışmalar (Diğer) |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 12 Haziran 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 18 Ocak 2024 |
Kabul Tarihi | 25 Mart 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 34 |
Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.