After the first revelations in Hira, the Prophet shared his experiences with his wife Khadija, and together they went to Waraqa b. Nawfal for consultation. After the first revelation the period of fate began and revelation was interrupted for a while. It has been a matter of curiosity what happened during this period, known as the first fetret in the history of the Qur’ān. According to the narration attributed to Sha‘bī (104/722), one of the qibār al-tābiīn, Isrāfil was appointed to accompany the Prophet for three years during the period of fetret, and he brought him the information he needed and the revelation defined as al-kelima wa al-shay’. According to the report of Zuhrī (124/742), who was one of the sığaru al-tābiīn, the Prophet was alone during the period of foeticide, and became anxious and suspicious because of what he experienced, and even attempted suicide from time to time. The mursal narrations from Sha‘bī and Zuhrī are the two main data in terms of understanding the period of the fetret; hence the discrepancy in meaning between the narrations is the main factor that makes it difficult to understand what happened during the first fetret period. In addition, these narrations trigger many follow-up questions in terms of understanding the history of the Qur’ān and identifying/categorising the types of revelation. The subject and scope of the study, in which the aforementioned issues are considered problematic, is the authenticity and meaning framework of Zuhrī and Sha‘bī’s anecdotes that provide information about the fetret period, through these narrations, the first fetret period is tried to be understood. The primary aim of the study is to clarify the disagreement between the narrations and the authenticity of Sha‘bī's narration. Contributing to the history of the Qur’ān, fetret al-wahy and the determination of the types of revelation is one of its main objectives. As a result of the research, it was seen that Zuhrī’s mursal narrations were criticised by the muhaddithis and that the mursal narration he narrated about the fetret period contained some health and reputation problems of authenticity. On the other hand, the fact that Sha‘bī’s mursal narrations are accepted by the muhaddiths and that the mursal narration he narrated about the period of the fetret is authentic and is found in many sources has revealed that this narration provides undeniable data about the period of the fetret. Thus, the dispute between the two narrations, which are the basic data for understanding the period of the fetret, has been clarified in favour of Sha‘bī. Based on this conclusion, the texts and senads of Sha‘bī’s narration were supported with tables to determine the structure of the narration, the information it contains and its subject framework. Since the data obtained provide information about the revelation revealed during the fetret period and the teaching of the Prophet during the fetret period, the information in question was evaluated by applying the method of comparative analysis of historical data. Thus, the authenticity of the narration was determined and the information that Prophet was not left alone during this period and that divine contacts continued through Isrāfil’s embassy was reached. Accordingly, Isrāfil accompanied him and brought him some information and prepared him for the difficulties of the prophetic period. On the other hand, it was understood that al-kelima [al-wahy] wa al-shay’, which Isrāfil brought/disclosed, was also a type of revelation, but it was understood that it was a non-methluv type of revelation other than the revelation of the Qur’ān. After the completion of the aforementioned researches, the sources from which the narration of Sha‘bī was transmitted were included in order to point out its fame. In addition, in order to identify and determine the position of the revelation brought by Isrāfil, “types of revelation” are shown in a holistic table in Appendix-1.
Resulullah Hira’da gelen ilk âyetlerden sonra yaşadıklarını Hz. Hatice ile paylaşmış, beraber Varaka b. Nevfel’e giderek istişarede bulunmuşlardır. İlk vahyin ardından fetret dönemi başlamış ve vahiy bir süreliğine kesintiye uğramıştır. Kur’ân tarihinde ilk fetret olarak bilinen bu dönemde neler yaşandığı merak konusu olmuştur. Kibâru’t-tâbiînden olan Şa‘bî’ye (104/722) isnad edilen rivayete göre fetret döneminde Resulullah’a üç yıl boyunca eşlik etmek üzere İsrâfil görevlendirilmiş, ona (sav) ihtiyaç duyduğu bilgileri ve el-kelimete ve’ş-şey’ şeklinde tanımlanan vahyi getirmiştir. Sığaru’t-tâbiînden olan Zührî’nin (124/742) mürsel haberine göre ise Resulullah fetret döneminde yalnız kalmış, yaşadıklarından ötürü endişeye ve şüpheye kapılmış, hatta zaman zaman intihara kalkışmıştır. Şa‘bî ve Zührî’den nakledilen mürsel rivayetler fetret dönemini anlama bakımından iki temel veri konumundadır; dolayısıyla rivayetler arasındaki mana ihtilafı ilk fetret döneminde neler yaşandığını anlamayı zorlaştıran esas unsur olmaktadır. Ayrıca bu rivayetler Kur’ân tarihini anlama ve vahiy çeşitlerini tespit/tasnif etme noktasında da birçok artçıl soruyu tetiklemektedir. Söz konusu meselelerin sorunsal addedildiği çalışmanın konusunu ve kapsamını fetret dönemine dair bilgiler sunan Zührî ve Şa‘bî mürsellerinin sıhhati ve anlam çerçevesi oluşturmakta, bu rivayetler üzerinden ilk fetret dönemi anlaşılmaya çalışılmaktadır. Rivayetler arasındaki ihtilâfın tavzihi ve Şa‘bî rivayetinin sıhhati araştırmanın öncelikli amacıdır. Kur’ân tarihine, fetretü’l-vahye ve vahiy çeşitlerinin tespitine katkı sağlaması ise temel hedeflerindendir. Araştırmanın ulaştığı sonuç itibariyle Zührî mürsellerinin muhaddisler tarafından cerh edildiği ve fetret dönemiyle ilgili naklettiği mürsel rivayetin bir takım sıhhat ve itibar sorunları içerdiği görülmüştür. Şa‘bî mürsellerinin ise muhaddisler tarafından muteber kabul edilmeleri, ayrıca fetret dönemiyle ilgili naklettiği mürsel rivayetinin sahih olması ve birçok kaynakta yer alması bu rivayetin fetret dönemine dair yadsınamaz veriler sunduğunu ortaya koymuştur. Böylece fetret döneminin anlaşılması için temel veri konumunda olan iki rivayet arasındaki ihtilâf Şa‘bî lehine tavzih olmuştur. Ulaşılan bu sonuçtan hareketle Şa‘bî rivayetinin metinleri ve senedleri tablolarla desteklenerek rivayetin yapısı, ihtiva ettiği bilgiler ve konu çerçevesi tespit edilmiştir. Bulgular fetret döneminde indirilen vahye ve Resulullah’ın fetret dönemindeki ta‘lîmine yönelik bilgiler sunduğundan tarihsel verilerin mukayeseli analizi yöntemine başvurularak söz konusu bilgiler değerlendirilmiştir. Böylece rivayetin otantikliği saptanmış ve rivayetten mülhem; Resulullah’ın bu dönemde yalnız kalmadığı ve İsrâfil’in elçiliği vasıtasıyla ilâhî temasların devam ettiği bilgisine ulaşılmıştır. Buna göre İsrâfil ona eşlik ederek birtakım bilgiler getirmiş ve onu risâlet döneminin zorluklarına karşı hazırlamıştır. Diğer yandan İsrâfil’in getirdiği/indirdiği el-kelimete [mine’l-vahyi] ve’ş-şey’in de bir tür vahiy olduğu ancak Kur’ân vahyi dışında, gayr-i metluv türde vahiy olduğu anlaşılmıştır. Söz konusu araştırmaların tamamlanmasının ardından Şa‘bî rivayetinin şöhretine işaret etmek üzere nakledildiği kaynaklara yer verilmiştir. Ayrıca İsrâfil’in getirdiği vahyin konumunu tespit ve tayin etmek maksadıyla EK-1 bölümünde “vahiy çeşitleri” tablo halinde bütüncül olarak gösterilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tefsir |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 12 Haziran 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 25 Şubat 2024 |
Kabul Tarihi | 1 Mayıs 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 34 |
Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.