İslam hukukunun tekâmül sürecinde sırasıyla “fıkıh”, “fıkıh usulü”, “makâsıd” ve “fıkıh felsefesi” kavramları önemli yer tutmaktadır. Söz konusu kavramların anlam boyutları ve kullanım alanları farklı olsa da aralarında sıkı bir ilişki vardır. Fıkıh, mükellefi ilgilendiren ahkâmın tamamını ifade ederken fıkıh usulü, hükümlerin naklî ve aklî delillerden istinbât yöntemlerine yoğunlaşmaktadır. Fıkıh usulü kapsamında değerlendirilen makâsıd teorisinden dinî hükümlerde insanlar için gözetilen “yarar” ve uzaklaştırılmak istenen “zarar” ilkesi kastedilmektedir. Söz konusu ilke “zaruriyât, haciyât ve tahsiniyât” şeklinde taksim edilerek insanların can, akıl, din, ırz ve malına yarar sağlayan her şey “maslahat”, onlara zarar veren her şey de “mefsedet” olarak değerlendirilmiştir. Makâsıd teorisi zaman zaman hikmet, gaye ve illet gibi farklı kavramlarla ifade edilmiştir. Doğrudan yahut dolaylı olarak naslarda yer verilen makâsıdı fıkhî bir terim olarak kullanma hususunda Cüveynî’nin öncülük ettiği sürecin Gazzâlî ile sistemli bir hâle dönüştürüldüğüne dair genel bir kanaat söz konusudur. Sonraki dönemlerde İzz’in, Karafî’nin ve Şatibî’nin katkıları inkâr edilemez bir gerçektir. Hicrî sekizinci asırda yaşayan Şatibî’nin makâsıda dair özel ilgisi sonraki dönemlerde fıkıh usulünden bağımsız bir zeminde değerlendirilmesine sebep olmuştur. “Hukuk felsefesi”, “din felsefesi” ve “tarih felsefesi” gibi disiplinlerde geçen felsefe kavramı, ilgili olduğu bilim dalının epistemolojik ilkelerini incelemektedir. Söz konusu epistemolojik ilkeler mutlak olup kapsamına giren herhangi bir boyutla mukayyet değildir. Bu bakımdan “fıkıh felsefesinin” tanımında da aynı hassasiyetin gözetilmesi gerekmektedir. Geleneksel toplum yapısından sanayi ve teknoloji çağının şekillendirdiği toplumsal dinamiklere geçiş sürecinde sosyal ve kültürel hayatta yaşanan gelişmeler ilimlerin farklı ufuklar kazanmasına zemin hazırlamıştır. Yirminci asırda İbn Aşûr’un güncelleyip geliştirdiği makâsıd teorisinin “İslam hukuk felsefesi”ne evrilmesi aynı zamanda makâsıdın fıkıh usulünden bağımsız bir disiplin hâline gelmesine sebep olmuştur. Ahmet er-Reysûnî ile ‘Allâl el-Fâsî gibi ilim adamlarının çalışmaları da alana ciddi katkı sağlamıştır. Makâsıd ve maslahatın fıkıh felsefesiyle özdeşleştirilmesi eğiliminin yansımaları diğer İslam ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de görülmektedir. Nitekim günümüzde yapılan ilmî ve akademik çalışmalarda daha çok “fıkıh felsefesi” veya “İslam hukuk felsefesi” gibi tabirlerin kullanıldığına şahit olunmaktadır. Ancak yeni bir ilim dalı olarak İslam hukuk felsefesinin mahiyet ve kapsam açısından daha geniş bir zeminde değerlendirilmesinin gereği açıktır. Bu gerçeği dikkate alan çağdaş araştırmacılardan biri olan Muhammed Mustafavî “Felsefetü’l-fıkh” isimli eserinde kendine özgü bir yaklaşım sergileyerek fıkıh felsefesini daha geniş bir düzlemde değerlendirmiştir. Buna göre İslam hukuk felsefesi, bir olgu olarak fıkhı tarihi, sosyal, siyasi ve kültürel açıdan gözlemleyerek fıkhî istinbâtlarda kullanılmak üzere yöntemsel araştırmalara yoğunlaşmaktadır. Fıkıh felsefesi, fıkhın öznesi olan müçtehidi çevreleyen şartlar üzerinde eleştirel tarzda gerekli analizleri yaparken istinbât ve istidlâl yönüyle uğraşmamaktadır. Bu yaklaşıma göre fıkıh felsefesinin konusu fıkhın alanı ve sınırı, modernizmin fıkha etkileri, fıkhın diğer disiplinlerle ilişkisi, fıkhın dili, fıkhın bağlayıcılığı, fıkhın sorunları ve çözüm yolları ile fakihi kuşatan ve içtihada etki eden diğer amillerdir. Bu makalede fıkıh felsefesini makâsıd teorisine indirgeyen çalışmalara karşın fıkıh felsefesini daha şümullü değerlendiren Mustafavî’nin felsefetü’l-fıkıh’ta ortaya koyduğu fikirlerin yakından incelenmesi amaçlanmaktadır.
Bilimsel bir araştırmada bulunması gereken etik kuralların tamamına uyulduğu beyan edilmektedir.
Kolay gelsin başarılar.
In the evolution process of Islamic law, respectively the concepts of "fiqh", "fiqh procedure", "maqasid" and "philosophy of fiqh" have an important place. Although the meanings and usage areas of the concepts in question are different, there is a close relationship between them. While fiqh refers to all the provisions that concern the taxpayer, the fiqh method focuses on the methods of transferring the provisions and inferring them from rational evidence. The theory of maqasid, which is evaluated within the scope of fiqh procedure, refers to the principle of "benefit" and "harm" that are intended to be avoided for people in religious provisions. The principle in question was divided into "necessities, needs and tahsiniyât" and everything that benefits people's life, mind, religion, chastity and property was considered "benefit", and everything that harmed them was considered "maleficence". The theory of maqasid has been expressed from time to time with different concepts such as hıkma, purpose and cause. There is a general opinion that the process pioneered by Juwayni in using maqasid, which is directly or indirectly included in the nas, as a fiqh term, was transformed into a systematic form with Ghazali. The contributions of İzz, Karafî and Şatibi in the later periods are an undeniable fact. Shatibi, who lived in the eighth century Hijri, had a special interest in maqasıd, which led him to be evaluated on an independent basis from the fiqh method in later periods. The concept of philosophy, used in disciplines such as "philosophy of law", "philosophy of religion" and "philosophy of history", examines the epistemological principles of the branch of science to which it is related. The epistemological principles in question are absolute and are not limited to any dimension within their scope. In this regard, the same sensitivity should be observed in the definition of "philosophy of fiqh". Developments in social and cultural life during the transition from the traditional social structure to the social dynamics shaped by the industrial and technological age have paved the way for sciences to gain different horizons. The evolution of the theory of maqasid, updated and developed by Ibn Ashur, into the "philosophy of Islamic law" in the twentieth century also caused maqasid to become a discipline independent of the fiqh procedure. The works of scholars such as Ahmet er-Raysûnî and Allâl el-Fâsî also made serious contributions to the field. The reflections of the tendency to identify maqasid and maslaha with the philosophy of fiqh are seen in Turkey as well as in other Islamic countries. As a matter of fact, it is witnessed that terms such as "philosophy of fiqh" or "philosophy of Islamic law" are mostly used in scientific and academic studies today. However, it is clear that Islamic legal philosophy, as a new branch of science, needs to be evaluated on a broader basis in terms of its nature and scope. Muhammad Mustafawi, one of the contemporary researchers who took this fact into consideration, evaluated the philosophy of fiqh on a broader level by displaying a unique approach in his work titled "Felsefetü'l-fiqh". Accordingly, Islamic legal philosophy focuses on methodological research to be used in fiqh deductions by observing fiqh as a phenomenon from historical, social, political and cultural perspectives. While the philosophy of fiqh makes the necessary analyzes in a critical manner on the conditions surrounding the mujtahid, who is the subject of fiqh, it does not deal with the aspects of inference and inference. According to this approach, the subject of the philosophy of fiqh is the field and limit of fiqh, the effects of modernism on fiqh, the relationship of fiqh with other disciplines, the language of fiqh, the binding nature of fiqh, the problems and solutions of fiqh, and other factors that surround the jurisprudence and affect ijtihad. In this article, it is aimed to closely examine the ideas put forward by Mustafavi, who evaluates the philosophy of fiqh in a more comprehensive way, in his philosophy of fiqh, in contrast to the studies that reduce the philosophy of fiqh to the theory of maqasid.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Hukuku |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 12 Haziran 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 25 Şubat 2024 |
Kabul Tarihi | 24 Mayıs 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 34 |
Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.