Analoji
teorisi, metaforun temel elementlerinin (tarafeynin ki bunlar müşebbeh ve
müşebbehün bihtir, yani benzeyen ve kendisine benzetilen) bir benzerlik ile
birbirine bağlanması gerekliliğinden dolayı en mühim teorilerden biridir.
Teşbih esasına göre ilerleyen metaforik yapıların her birini metafor saymak
mümkün olmayacağı ve bu ayrım daha en başta Aristoteles’in tanımı ile sabitlenemediği için teori ciddi anlamda tadilata
ve tamirata ihtiyaç duyar. Aristoteles’in Poetika’daki (1457b 6-9) tasnifinin
son kısmı; yani dördüncü taşıma türü “analoji” esaslıdır. Lausberg’e göre
Aristoteles’in metafor tasnifinin ilk iki türü sonraki terminolojiye göre
metafor sayılmaz; bilakis bunlar sinekdokidir. Coenen nazarında üçüncüsü tek
haneli benzetmeye dayalı metafor ve sonuncusu da iki haneli (taraflı) metafor
olarak tasnif edilir. Eggs bunlardan sadece sonuncuyu metafor olarak geçerli
görür. Hans Georg Coenen de onun gibi düşünür. Karl Bühler’e göre ise kelimenin
tam anlamıyla metafor sadece analojidir. Bu izahatı sırf teori suretinde vermek
amaca vasıl olmayı zorlaştıracağı için kapsama usta bir hikâyeciyi almayı uygun
gördük. Fakat bu çeşit bir tetkikin nihai amacı zaten tahkiyeli metinlerde
metaforik yapıyı tetkik olduğu için araç olan Sait Faik hikâyeleri bir nevi
amaç haline gelmiştir. Yani Saik Faik’in ilk dönem hikâyelerini analojik
bakımdan incelemek ile hem genel anlamda analoji teorisini hem de Coenen ve
Aristoteles’in idrakini hem teker teker hem de mukayese içinde idrak etmek
mümkün olacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 16 Mart 2019 |
Gönderilme Tarihi | 8 Şubat 2019 |
Kabul Tarihi | 7 Mart 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 2 |
The Journal of Social Sciences Academy
Sosyal Bilimler Akademi Dergisi
(SOBAD)