Religious socialization is a process that continues at every stage of life from birth to death. The religious experience acquired through the family becomes open to the influence of other factors as the social environment of the individual expands. In addition to the family, many factors such as school, friends and work environment, mass media, etc. continue to shape religious thought. Among these forms of interaction, the power of mass media is increasing every year. Personal phones and tablets now take children out of family control, and children are left to the guidance of the screen with inadequate controls. The addressees of uncontrolled content are not only children but actually all content consumers. Although children are partially protected against inappropriate content such as sexuality, violence, and fear with smart symbols on TV, it is seen that this protection is limited. When it comes to religion, no protection is offered for any content consumer. Content that is deemed objectionable according to religious theories infiltrates minds, hearts, and households. This study attempts to analyze Turkish cinema within the framework of Islamic morality. In this context, taking into account the differences in directors and genres, the 20 most-watched films released after 2000 were selected and the films were watched and subjected to content analysis. The data we took as a basis for Islamic moral thought was based on the works of Ömer Nasuhi Bilmen, one of the last period Islamic thinkers, on morality. It has been found that the films generally do not show religious sensitivity, and elements that can be described as moral degradation are trivialized and even encouraged. Moreover, it has been observed that religion is sometimes commodified and consumed in these films, and religious practices are reduced to cultural or popular practices. Among our findings are the presence of biased and partisan broadcasts against Islam as well as sloppy and disrespectful filming. Hundreds of people who contributed to the movie are mentioned in the credits. From the art director to the make-up artist, from lighting to sound assistants, from the public relations specialist to the transportation officer, the fact that there is not a single person consulted on religious issues reveals the extent to which the subject of religion and morality is excluded in films.
Cinema and religion Art and religion Ömer Nasuhi Bilmen Moral change Moral deterioration Cinema and moral values
Dini sosyalleşme doğumdan ölüme kadar hayatın her safhasında devam eden bir süreçtir. Aile üzerinden edinilen dini tecrübe bireyin sosyal çevresi genişleyip temas kurduğu kişiler arttıkça diğer unsurların etkisine açık hale gelmektedir. Ailenin yanı sıra okul, arkadaş ve iş çevresi, kitle iletişim araçları vb. birçok faktör dini düşünceyi şekillendirmeye devam etmektedir. Bu etkileşim biçimleri arasında yer alan kitle iletişim araçlarının gücü her geçen yıl artmaktadır. Kişisel telefon ve tabletler artık çocukları da aile kontrolünün dışına taşımakta, yetersiz denetimlerle çocuklar ekranın yönlendirmesine terk edilmektedir. Kontrolsüz içeriklerin muhatabı sadece çocuklar değil aslında tüm içerik tüketicileridir. TV’de akıllı sembollerle çocuklar cinsellik, şiddet ve korku gibi yaş gruplarına uygun olmayan içeriklere karşı kısmen korunmak istense de bu korumanın kısıtlı kaldığı görülmektedir. Söz konusu din olduğunda ise hiçbir içerik tüketicisi için herhangi bir koruma sunulmamaktadır. Dini nazariyeye göre sakıncalı bulunan içerikler fütursuzca zihinlere, gönüllere ve hanelere sızmaktadır. Bu çalışma Türk sinemasını İslam ahlak anlayışı çerçevesinde ele almaya çalışmıştır. Bu kapsamda yönetmen ve tür farklılıkları da dikkate alınarak 2000 yılı sonrasında vizyona giren ve en çok izlenen 20 film seçilmiş ve filmler izlenerek içerik analizine tabi tutulmuştur. İslam ahlak düşüncesi için temel aldığımız veriler ise son dönem İslam düşünürlerinden Ömer Nasuhi Bilmen’in ahlakla ilgili eserlerinden yararlanılarak oluşturulmuştur. Filmlerde genel olarak dini bir hassasiyet gösterilmediği, ahlaki bozulma olarak nitelendirilebilecek unsurların sıradanlaştırıldığı hatta teşvik edildiği bulgularına ulaşılmıştır. Dahası dinin bu filmlerde kimi zaman da metalaştırılıp tüketildiği, dini uygulamaların ise kültürel veya popüler pratiklere indirgendiği gözlemlenmiştir. İslam’a karşı yanlı ve tarafgir yayınlar kadar özensiz ve saygısız çekimlerin de mevcudiyeti tespitlerimiz arasındadır. Film jeneriklerinde filme katkı sunan yüzlerce insanın ismi geçmektedir. Sanat yönetmeninden makyözüne, ışıktan ses asistanına, halkla ilişkiler uzmanından ulaşım sorumlusuna kadar sıralanan bunca kişi arasında dini konularda danışılan bir kişinin olmayışı aslında filmlerde din ve ahlak konusunun ne derece dışlandığını gözler önüne sermektedir.
Sinema ve din Sanat ve din Sinema ve ahlak Ömer Nasuhi Bilmen Ahlaki değişim Ahlaki bozulma
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Sosyolojisi, Film Eleştirisi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Temmuz 2024 |
Gönderilme Tarihi | 6 Mayıs 2024 |
Kabul Tarihi | 12 Temmuz 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 15 Sayı: 2 |