Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’ın 13. yüzyılın ilk yarısı ortalarında Beyşehir Gölü kıyısında inşa ettirdiği Kubadabad Saray Külliyesi’nde, keşfinden bugüne kadar bulunan çiniler sadece Türk çini sanatı açısından değil döneminin bezeme anlayışı ve resim sanatı bakımından da şimdilik eşsiz örnekler sunar. Bu yazının amacı Alaaddin Keykubat zamanındaki ilk inşa dönemine ait dört kollu yıldızlardaki süsleme alan tasarımları üstünde durmak ve buradan hareketle bazı parçalar için restitüsyon önerilerinde bulunmaktır.
Kubadabad Sarayı’nın duvar kaplamalarında kullanılan levha çinilerde kare, dikdörtgen ve altıgenler de bulunmakla birlikte en yaygın formlar, aynı kompozisyonun doğal ve ayrılmaz elemanları olan sekiz köşeli ve dört kollu yıldızlardır. Bunların içinde en yoğun grup sıraltı ve lüster tekniklerindeki desenli çinilerdir. Çoğunluğunu sıraltı tekniğindeki örneklerin teşkil ettiği dört kollu yıldız çiniler de aynı geometrik kompozisyon içinde kullanılan sekiz köşeli yıldızlar gibi Selçuklu döneminin bitkisel, geometrik, figür ve yazıdan oluşan klasik süsleme anlayışını sürdürür. Sözü edilen yıldız çiniler 17 cm ile 27 cm arasında değişen çaplara sahiptir, en yaygını 23 cm olanlarıdır. Duvar kompozisyonunda zengin figür süslemeleriyle ilk dikkati çeken sekiz köşeli yıldızlardır. Halbuki dört kollu yıldızlar da gerek desenleriyle gerekse belli bir standarda kavuşan alan tasarımlarıyla ilgi çekicidirler.
Merkezden dört yöne uzanan kollara sahip bu yıldızlara uygun kompozisyonlar üretmek kare, altıgen ya da altı ve sekiz köşeli yıldızlar gibi bütüncül alanları olan formlara göre daha özel tasarımlar gerektirir. Ele aldığımız çinilerdeki süslemelerin de yüzeydeki yeri ve düzeni incelendiğinde bazı kıstaslar ve gruplar tespit edilebilmektedir. Bu yıldız formunun merkezi ve uzayan kollarındaki bölümlenmeye göre belirlenen bu gruplama hem sözü edilen çinilerdeki tasarım standardını ortaya koymakta hem de kırık olarak ele geçen parçaların restitüsyonu için önemli ipuçları ve dayanak meydana getirmektedir. Şimdiye kadar bulunan binlerce çini parçası dikkate alındığında, alan bölümlenmesi üç grupta incelenebilir.
1. Merkezinde geometrik bir şekil bulunan ve dört kolu simetrik tutulan çiniler: Sadece Kubadabad’da değil, Selçuklu saray ve köşkleri ile Kayseri Hunad Hamamı’ndaki dört kollu yıldız çinilerin en yaygın olanlarıdır. Temel olarak çinini merkezinde geometrik bir şekil bulunursa, süsleme türü ne olursa olsun, dört kol simetriktir. Bugün için tespit edebildiğimiz merkezdeki bu şekiller daire, kare, sekiz köşeli yıldız, dört yapraklı yonca, dört kollu yıldız, dik açıyla kesişen iki elips ve düğümdür. Bunların içinde en yaygın olanları dört kollu yıldız ve karelerdir.
2. Merkez ve karşılıklı iki kolun bütünleşip tek bir alana dönüştüğü, diğer iki kolun simetrik tutulduğu çiniler: İlk gruba göre daha azdır. En bol örnekleri yine Kubadabad Sarayı’nda karşımıza çıkar. Bu grupta merkezdeki şekil ortadan kalkar ve karşılıklı iki kol ile merkez bütünleşerek uzunca bir alan meydana gelir, buraya süsleme bir bütün halinde işlenir. Diğer karşılıklı iki kol ise bir çizgi ile buradan ayrılıp daima simetrik değerlendirilir.
3. Merkez ve dört kolun tek bir alan olarak değerlendirildiği çiniler: Selçuklu saray ve köşklerinde birinci gruptan az ancak ikinci gruba göre daha yaygın görülür. Bu gruptaki çinilerde yıldızın yüzeyi bölüntüye uğramaz, dört kol ve merkez tek bir alan olarak değerlendirilir. Örneklerde merkezden kollara yönelen veya kollardan merkeze yönelen düzenlemeler yer alır.
Ele alınan tüm gruplardaki çinilerde teknik ya da ölçü farkı gözetmeksizin hepsinin kenarlarında en az bir şerit yer alır. Bazı örneklerde ise bu şeride ilave olarak daha ince çekilen çizgiler süslemeyi kuşatmaktadır. Yıldızların sivrilen uç kısımları bir çizgi ile ayrılıp üçgen bir alana dönüştürülerek buraya daha yalın bir süsleme yapılabilmektedir. Desen tasarımına dâhil edebileceğimiz bu uygulama, gruplama esaslarını değiştirecek bir etken olmayıp her üç grupta da bulunabilir.
Kubadabad çinilerinde desenler şablon kullanılmadan serbest elle çizildiği için bezemelerde detay ve ölçü farklılıkları olabilmektedir. Yapılacak restitüsyonlarda böyle detaylara da dikkat etmekte fayda vardır.
The patterned plaque tiles covering the walls of the Kubadabad Palace have the in underglaze and lustre techniques. Squares and hexagons are also found, but the most common forms are eight-pointed and cross tiles. Cross tiles from these forms, which are parts of the same composition, constitute our study subject. Our aim is to dwell on the ornamental area designs in the cross tiles we mentioned and to make restitution proposals for some pieces, without going too much into the technical and ornamental features. The examples, most of which have the underglaze technique, have the ornamental understanding of the Seljuk period, consisting of vegetative and geometric designs, figures, and inscriptions. There are diameters ranging from 17 cm to 27 cm in tiles, the most common of which is 23 cm. Although the eight-pointed stars are the first to draw attention in the stance of the geometrical arrangement on the wall, the cross tiles are also noteworthy with their unique space designs and, of course, their ornaments. According to the tiles found so far, ornamental area designs are divided into three groups. This grouping, which is determined according to the elongated arms of the cross tile and the division in the centre, shows that there is a certain design standard and provides us with important data for the restitution of the broken parts.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | ARAŞTIRMA |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 31 Sayı: 2 |