Milli Mücadele’nin Türkiye’nin başarısı ile sonuçlanmasının ardından Sıhhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti, toplum sağlığını tesis etmek için bir takım faaliyetlere girişmişti. Milli hükümetin, söz konusu vekâlet aracılığı ile gerçekleştirdiği faaliyetlerin amacı sağlıklı bireylerden oluşan bir toplum inşa etmek ve dolaylı olarak ülkenin siyasal, sosyal ve ekonomik açıdan kalkınmasını sağlamaktı. Ülke nüfusunun azlığı, milletin bedenen sağlıksız görünümü, bulaşıcı hastalıkların yaygınlığı, çocuk ölüm oranın yüksekliği, toplumun sağlık bilgisi konusundaki yetersizliği gibi nedenlerle hükümet, 1920’li yılardan itibaren toplum sağlığı konusunda politikalar üretmeye başladı. Toplum sağlığını tehdit eden birçok unsur olmakla beraber bu unsurların en başında bulaşıcı hastalıklar gelmekteydi. Bu nedenle yönetim, devletin kuruluşundan itibaren frengi, verem, sıtma, trahom, difteri, tifo gibi bulaşıcı hastalıkları önlemeye yönelik politikalar üretti. 1920-1940 yılları arasında salgın hastalıkları engellemek, toplum sağlığını temin etmek için kent ve kırsalın çevresel şartları ile ilgili yeni düzenlemeler gündeme gelmişti. Bu dönemde kırsal bölgelere sağlık görevlileri gönderilmiş, halkın sağlık bilgisini arttırmak amacıyla yayınlar çıkarılmış, filmler gösterilmiş, aşılar üretilmiş ve uygulanmış, yapılan sağlık propagandalarının büyük bir bölümünü bulaşıcı hastalıklar oluşturmuştu. Ankara’da 1924 yılında Merkez Hıfzıssıhha Merkezi’nin kurulmuş, ülkede ilk kez prevantoryum, sanatoryum ve numune hastaneleri açılmıştı. 1921 yılından 1940 yılına kadar çıkarılan yasaların bir kısmı bulaşıcı hastalıkları önler ve toplum sağlığını destekler nitelikte olmuş, toplum sağlığını koruma hususunda fayda sağlamıştır.
Bu çalışmanın amacı 1920 ile 1940 yılları arasında Türkiye’de görülen bulaşıcı hastalıklar ve toplum sağlığı politikalarında bulaşıcı hastalıkların yeri ve önemi hakkında bilgi vermektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Tarih |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ağustos 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 53 |
Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi