Muallim Nâci şair, muharrir ve muallim vasıflarıyla Tanzimat döneminin en bilinen ve üzerinde konuşulan isimlerinden biridir. Döneminin dil, edebiyat tarih alanında yaptığı tercüme, tenkit ve lugat çalışmalarının yanı sıra dînî ve tasavvufî sahada da çalışmaları bulunmaktadır. Nâcî Tanzimat sonrası yenileşme hareketleri karşısında Fransız Edebiyatından güçlü tercümeler ve serbest şiir formunda şiirler kaleme almakla birlikte elini gelenek altında temsîl edilen aruz formundan çekmemiş, aruzu sade bir Türkçeyle buluşturmuştur. Yahya Kemal Beyatlı, Mehmet Akif Ersoy, Tevfik Fikret Muallim Nâci’nin önde gelen temsilcilerindendir. Muallim Nâci’yi edebi ve siyasi çevrede tartışmalara ve çoğu kez ağır ithamlara bırakan bir diğer yönü ise onun siyasi yönden milli bir duyuş içinde ısrar etmesi ve ümmet bilincini şiir ve nesrinde seslendirmesidir. 1891 yılında kaleme almış olduğu “Ertuğrul Bey Manzûmesi” Sultan Abdülhamid Han tarafından kendisine “Târîh-nüvîs-i Selâtîn-i Osmân” pâyesini kazandırmıştır. Dînî ve millî şuuru yüksek bir âlim olarak Nâcî’nin eserlerinde sağlam bir tevhid inancı, samîmi bir peygamber ve ehl-i beyt sevgisi, İslâm medeniyetinin teşekkülünde rol oynamış şahsiyetlere derin bir hürmet vardır. Çağının batı rüzgarları karşısında pek çok çağdaşının aksine Nâcî’nin savrulmasını engelleyen temel unsurlara inildiğinde iman ve amel bütünlüğü olan bir aile içinde, tasavvuf ve irfan ehli kimselerin refakatinde bir yaşam sürdüğü görülür. Nitekim Nâcî’nin hayatında tesîr altında kaldığını belirttiği sahneler, tanıştığı mutasavvıflar, eserlerinde yer verdiği sûfîler ve işlediği konular düşünce ve duyuş dünyasında tasavvuftan büyük ölçüde beslendiğine şahitlik etmektedir. Çalışmanın konusu Türk edebîyatında ve fikrî sahada geleneğin temsilcisi olarak bulunan Muallim Nâci’nin hayâtı, meşrebi, mutasavvıf çevresi ve eserleri üzerinde gözüken tasavvufî dinamikleri keşfetmektir.
Being a poet, writer, and teacher, "Muallim Nācī" is one of the most known and spoken names of the Tanzimat period. Along with translation, criticism, and linguistic works, he also provided religious and mystical works. Facing with post-Tanzimat Renewal movements, he made influential translations from French literature, but did not give up the basic types, measures, and propositions of the tradition, and used aruz prosody with plain Turkish. He is criticized in literature and politics because of his insistence on a national perspective from a political perspective and voicing the ummah’s consciousness in poetry and prose. Thanks to “Ertuğrul Bey Manzûmesi” he wrote in 1891, he was given the “Tarih-nuvis-i Selatin-i Osman" degree by Abdul Hamid II. As a poet and writer with high religious and national consciousness, there is a strong belief in oneness, an intimate love of prophets and ahl al-bayt, and deep respect for individuals who played an important role in the formation of Islamic civilization. Unlike many of his contemporaries dispersed by western winds, he stood upright thanks to the major elements including the fact that he lived in a family with the integrity of belief and deeds, accompanied by ṣūfīs and people with wisdom. In reality, he is heavily influenced by ṣūfīsm in the realm of thinking and perception. This study explores the dynamics of ṣūfīsm in his life, works, disposition, and his mystic environment.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Haziran 2021 |
Gönderilme Tarihi | 30 Nisan 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 10 |