Melodramlar, olay örgüsünün detaylı karakter çalışmalarına baskın geldiği dramatik sanat eserleridir. Melodramlarda kullanılan diyaloglar genellikle duygusaldır, karakterler ise streotip şeklindedir. Melodramlar genellikle aşk gibi duygulara odaklanır. Dram filmlerinin alt türleri olan melodram filmleri de ismini aldıkları bu türün zikredilen özelliklerini taşırlar, bundan dolayı aşk gibi güçlü duygular tarafından sürüklenen olay örgülerine sahiptirler. Melodram filmleri içerik itibarıyla genellikle umutsuz aşk hikayeleri gibi trajedileri konu alır. Karakterler aşıklarından ya da ailelerinden gelen büyük sosyal baskılarla mücadele etmek zorundadır. Karakterlerin bu mücadeledeki temel mücadele aygıtları fedakarlıktır. Yeşilçam melodramları türün gerekliliklerine uygun olarak mezkûr uzlaşımları uygularlar. Genellikle ulvi ve manevi olabilecek yüceltilmiş bir aşk üzerinedirler. Karakterler orta çağ şövalyeleri gibi bu aşk uğruna savaşmalıdır. Bu filmlerdeki karakterler genellikle bahtsız olup yaptıkları hatalar onlar için hayatı cehenneme çevirmiştir. Yeni Türk Sinemasının önemli yönetmenlerinden olan Zeki Demirkubuz bu filmlerin temalarının mirasçısı olarak melodram geleneğini sürdürür. Ancak iyi ve kötü meselesini ele alış bakımından onlardan ayrışır. Bu çalışma bu iki melodram anlayışı arasındaki farkı Demirkubuz’un Masumiyet ve Kader filmleri üzerinden, içerik analizi ve eleştirel söylem analizi yöntemini kullanarak ele almaktadır. Demirkubuz’un örneklem olarak seçilen bu iki filmi yeşilçam melodramlarının abartılı duygular, ıskalanmış mutluluklar, aşırılıklar, iki kutuplu yaşamlar, neden sonuç ilişkilerine dayalı olay örgüleri, monolog kullanımları, müzik kullanımları gibi genel özelliklerini taşırken önemli bir noktada onlardan ayrışır. Buna göre, Yeşilçam melodramları insanı, hataları olsa da ontolojik olarak iyi bir varlık olarak görürken, Demirkubuz sineması insanı ontolojik olarak kötü bir varlık olarak kabul eder. Bu çalışma daha önce yapılan çalışmaların tezlerinden tamamen farklı olarak, filmlerin olay örgüleri, diyalog ve kelime seçimleri üzerinden Demirkubuz’un sinemasının merkezine kötülüğü koyduğunu ve böylece Yeşilçam melodramlarının kötülüğe yaklaşımını ters yüz ettiğini ortaya koyacaktır.
Melodramas are dramatic works of art where the detailed character studies dominate the plot. The dialogues used in melodramas are generally emotional, and the characters are often portrayed in stereotypical forms. Melodramas usually focus on emotions like love. As a subgenre of drama films, melodramas carry the mentioned characteristics of this genre; thus, they have plotlines driven by powerful emotions such as love. Content-wise, melodrama films often deal with tragedies like hopeless love stories. Characters must struggle against significant social pressures from their lovers or families. Sacrifice is a fundamental tool for characters in this struggle. Yeşilçam melodramas adhere to the requirements of this genre. They typically revolve around an exalted love that could be noble and spiritual. Characters must fight for this love like medieval knights. The characters in these films are usually unfortunate, and their mistakes turn their lives into hell. Zeki Demirkubuz, an important director of the New Turkish Cinema, continues the tradition of melodrama as an inheritor of its themes. However, he differentiates himself from them in terms of how he approaches the concept of good and evil. This study examines the difference between these two understandings of melodrama through Demirkubuz's films "Innocence" and "Destiny" using content analysis and critical discourse analysis methods. Demirkubuz’s two films selected as samples carry the general characteristics of Yeşilçam melodramas such as exaggerated emotions, missed happiness, extremes, bipolar lives, event structures based on cause-and-effect relationships, monologue uses, music uses, while they differ from them at an important point. While Yeşilçam melodramas view humans as ontologically good beings despite their mistakes, Demirkubuz's cinema accepts humans as ontologically evil beings. This study will reveal that, unlike the previous studies’ theses, Demirkubuz’s cinema places evil at the center of its films through their event structures, dialogues and word choices, and thus turns upside down the approach of Yeşilçam melodramas to evil.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Film Eleştirisi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2024 |
Gönderilme Tarihi | 4 Ağustos 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |