İlahi buyruk teorisi (kısaca, DCM); deontik değer ve niteliklerin ontolojik statülerini, ilahi bir varlığın bazı ilahi özelliklerden türetilen ahlakbilgisel rollere dayandırırken bu deontik niteliklerin ontolojik statüsüne dair natüralizm karşıtı bir gerçekçiliği savunur. DCM'nin tipik olarak savunduğu üzere, deontik diskurumuz özsel olarak Tanrı'nın emirlerine ve yasaklarına bağlıdır; öyle ki, eğer ve ancak Tanrı bir A eylemini emrederse A eylemi ahlaki olarak doğrudur. DCM’i Euthyphro ikilemi gibi zorluklara karşı restore etmek adına, Robert M. Adams (1979, 1987a) sevgi dolu bir Tanrı'nın emirleri ile deontik nitelikler arasındaki bağdaşıklık ilişkisini mantıksal bir zemin yerine metafiziksel bir zeminde açıklayan bir DCM savunusu yapar. Buna göre, sevgi dolu bir Tanrı’nın bir A eylemini emretmesi- eğer ve ancak A eylemi doğruysa- metafiziksel olarak zorunludur. Bu makalede, Adams'ın DCM yorumunu detaylı bir şekilde sunarak bu yorumun ikna ediciliğini birkaç açıdan tartışacağım. Bu minvalde, Adams, ahlaki gerçekçiliği zayıf gerekçeler ve muğlak kavramlar üzerinden temellendirmeye çalışmakta ve bunun sonucu olarak ahlaki gerçekçilik adına zayıf bir zemin sunmaktadır. Adams ahlaki inançlarımızdaki ahlaki kesinlik durumunun ancak ve ancak ahlaki nitelikler ile ahlaki olguların gerçekliği ile açıklanabileceği düşüncesindedir. Bu abdüktif uslamlamada, yüksek derecede güvenle sahiplenilen ahlaki inançların mahiyetine ve yaygınlığına dair varsayım hem temellendirilmemiştir hem de muğlak bir kesinlik kavramı içermektedir. Dahası, Adams'ın Euthyphro ikilemine yanıtı, bu ikilemle birlikte gelen endişeleri tatmin edici bir şekilde çözmemektedir, çünkü yanıtı, Tanrı'nın ahlaki olarak doğru eylemleri emretmesini zorunlu kılan ama ahlaki bir davranış kipine veya özelliğine indirgenemeyen rahmani sevgi kavramına dayanır. Bu kavram hem teolojik hem de kavramsal açıdan muğlak görünmektedir.
İlahi Buyruk Teorisi Meta-Etik Ahlaki Gerçekçilik Psikolojik Kesinlik vs. Epistemik Kesinlik Euthyphro ikilemi
The divine command meta-ethics (hereafter, DCM) promote non-naturalist realism about the ontological status of moral properties while depending on this ontological status on a such-and-such divine being’s moral roles derived from some relevant divine characteristics. As DCM typically contends, our moral discourse depends on God’s commands and prohibitions to the effect that an action A is morally right if and only if God commands A. Robert M. Adams (1979, 1987a) offers a modification that explicates the dependency relation between a loving God’s commands and moral properties on metaphysical grounds to the effect that some action A is morally right if and only if it is not logically but metaphysically necessary for a loving God to command A. In this paper, I discuss whether Adams’ modification stands for a cogent account of DCM in a few respects. Firstly, Adams fails to provide robust reasons for grounding moral realism so that his commitment to the reality of moral properties merely expresses a theoretically unwarranted assumption hinging on a presumptive case in our moral discourse. Particularly, his assumption on the pervasiveness of strongly held moral beliefs is unwarranted and it inherits a vague notion of certainty. Secondly, Adams' response to the Euthyphro dilemma does not satisfactorily sort out the concerns accompanying this dilemma, mainly because his response relies on a vague notion of divine love that allegedly necessitates God commanding morally permissible acts while this notion cannot be trivially reducible into a moral aspect.
Divine Command Meta-ethics Moral Realism Psychological certainty vs. Epistemic Certainty the Euthyphro Dilemma
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 29 Haziran 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 29 Haziran 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 40 |