Human is a being that comes to life on a dual ground. One side of this ground is wealth and abundance; the other side can be trouble-calamity and disease. The principle that everything is permanent by its opposite is an expression of this situation. The truth of the fact called life has also continued in this way. This dualistic structure in life is not a sign of disorder, but of a balance. The universe and all creatures in it are each sign of the God. There are many things that admire human cognition about these signs. The human being is the most reverend one among all of them. However, especially when we look at the process and the contexture in the universe, initially the balance comprises in minds. In other words, all of the creatures from micro to macro standing with a balance that decided by the creator. God most high literally placed all the creatures in the sphere of existence by putting them into codes. This coding also expressed as the inherent, is the most natural state that every single of the entity continues to live in the cause-effect cycle. This unique natural entity is crucial in order to prevent the balance created by the God from malice. Since studies about disposition are related with a human-religion centered approach, a partial approach is put forward instead of a holistic one. This partial approach, which considers only human beings, mostly puts the human-natural disposition relationship in the foreground; while the relationship between existence and natural disposition remains in the background. Because the partial approaches do not refer to the whole of the subject or concepts, but it concenrates on only one or two aspects. In this study, afflictions-calamities are analyzed with an existence-natural disposition oriented reading and a holistic approach. Both theological and scientific data are used to conduct this analysis.
Tafsir Qur’an Natural Disposition (Fitrah) Existence Order, Calamities
İnsan, çift yönlü bir zeminde hayat bulan bir varlıktır. Bu zeminin bir tarafı bolluk-bereket ve afiyet; diğer tarafı bela-musibet ve hastalık olabilmektedir. Herşeyin zıttıyla kaim olduğu ilkesi bu durumun bir ifadesidir. Hayat denilen vakıanın hakikati de bu şekildeki sürüp gelmiştir. Hayattaki bu düalist yapı bir düzensizliğin değil bilakis bir dengenin belirtisidir. Bu meyanda evren ve içindeki bütün varlıklar Allah’ın birer eseridir. Bu eserlerle ilgili beşer idrakini hayran bırakan fazlaca unsur mevcuttur. İnsan bu eserlerin en mükerremidir. Özellikle evrendeki işleyiş ve düzene bakıldığında ilk başta zihinlerde beliren husus dengedir. Bir başka ifade ile zerreden küreye bütün varlık, yaratan tarafından belirlenmiş bir denge ile ayakta durmaktadır. Yüce yaratıcı bütün mahlûkatı adeta kodlayarak onları varlık alanına koymuştur. Fıtrat olarak da ifade edilen bu kodlama, küçükten büyüğe her bir varlığın sebep-sonuç döngüsü içerisinde varlığını sürdürdüğü en doğal halidir. Varlığın kendine has bu doğal hali yaratıcının koyduğu dengenin fesada uğramaması için elzemdir. İlgili çalışmalarda fıtrat konusu insan-din merkezli ele alındığı için bütüncül değil parçacı bir yaklaşım ortaya konulmaktadır. Bu parçacı yaklaşım ise çoğunlukla insan-fıtrat ilişkisini ön plana çıkardığı için varlık-fıtrat ilişkisi geri planda kalmış olmaktadır. Zira parçacı yaklaşımlar konu veya kavramların bütününe değil ancak bir-iki yönüne işaret etmektedir. Bu araştırmada belâ-musibetler, varlık-fıtrat eksenli bir okuma ve bütüncül bir yaklaşımla mütalaa edilmiştir. Bu mütalaada hem teolojik hem de bilimsel verilerden yararlanılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALESİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Aralık 2020 |
Gönderilme Tarihi | 21 Eylül 2020 |
Kabul Tarihi | 25 Kasım 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 4 Sayı: 3 |