121st verse of Sūrat al-Baqara is a verse that is addressed to different meanings in the spiral of ambiguous words and it’s purpose is not exactly understood. “Allad͟hī” (relative pronoun), “al-kitāb” (definite noun), “ulāika” (demonstrative pronoun) and “huwa/hū” (pronouns) in the verse are ambiguous words. It is not clear what each corresponds to. The idea that the verse is a separate verse and that it is a continuation of the previous one brings another confusion. Different narrations and opinions about whom the verse is revealed also deepen this differentiation. For these reasons, commentators offer different meanings for each of them. Therefore, the meaning of the verse differs according to these types of meanings. In this article, first of all, a historical development of the explanations of the commentators is drawn to see how the related ambiguities have been clarificated and thus how the verse has been given meaning since the begining. With this historical process reading, at the same time, it has been possible to observe and see the different methods and attitudes of the commentators towards the interpretation of the verse. Then, basing on the interpretations of the commentators, a map was drawn up in which ways the verse was explained. Subsequently, the Qur’anic uses of some expressions in the relevant verse were examined with in the integrity of the Qur’an, in order to clarify the meaning of the ambiguities, the relevant verse was analyzed in terms of its reason of revelation (sabab al-nuzūl) and context (siyāq and sibāq) and the verse was analyzed grammatically as a whole. As a result, authentic meaning of the verse, in the light of the clarification of its ambiguity, its reasons of revelations, context, and the grammatical structure and unity of the Qur’ān, has been tried to be preferred.
Bakara Sûresi’nin 121. âyeti, mübhem kelimeler sarmalında farklı anlam takdirlerine konu olan ve maksadı tam olarak anlaşılmayan bir âyettir. Âyetteki “ellezî” ism-i mevsulü, “el-kitâb” kelimesi, “ülâike” ism-i işaretleri ve âyetin farklı kısımlarındaki müfred müzekker gâib zamirleri (hüve/hû) mübhem lafızlardır. Her birinin neyi karşıladığı açık değildir. Âyetin müstakil bir âyet olması fikriyle öncekinin devamı olduğu fikri de başka bir karmaşayı getirmektedir. Âyetin kimin hakkında indiğine dair farklı rivayet ve görüşler de bu farklılaşmayı derinleştirmektedir. Bu yüzden de müfessirler, her biri için farklı vecihler sunmakta; bu vecihlere göre de âyetin anlamı farklılaşmaktadır. Makalede öncelikle ilgili mübhemlere başlangıçtan bu yana nasıl takdirler yapıldığını, dolayısıyla da âyete nasıl anlam verildiğini görme açısından müfessirlerin açıklamalarının bir tarihsel gelişimi çıkarılmıştır. Aynı zamanda bununla müfessirlerin âyetin tefsirine dair farklı yöneliş ve tavırlarını da görmek mümkün olmuştur. Akabinde bu açıklamalardan hareketle âyetin hangi şekillerde açıklandığının haritası çıkarılmıştır. Sonra ilgili âyette geçen benzer ifade ve içerikler Kur’an bütünlüğü içerisinde incelenmiş, mübhemlerin tespiti bağlamında sebeb-i nüzul, siyak-sibak (bağlam) açısından irdelenmiş, âyet bir bütün olarak gramatik açıdan tahlil edilmiştir. Sonuçta âyetteki mübhemlerin takdirleri, sebeb-i nüzul, nüzul bağlamı, âyetin siyak-sibakı, âyetin gramatik yapısı ve Kur’an bütünlüğü ışığında âyetin otantik anlamı tercih edilmiştir.
Tefsir Mübhemât Takdir Kitâb Tilavet Sebeb-i nüzul Siyak-sibak
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tefsir |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALESİ |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 24 Ekim 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ekim 2023 |
Gönderilme Tarihi | 19 Temmuz 2023 |
Kabul Tarihi | 6 Ekim 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 7 Sayı: 2 |