In his autobiography the Moroccan Sufi Aḥmad Ibn ‘Ajība cites an incident in which his saintly grandmother gives a command to a snake and the reptile fulfils the lady’s order. Undoubtedly, the story demonstrates the special powers granted to the saintly woman, but is the snake she interacts with also special? Or do snakes (and other natural entities) in general understand more than we ordinarily think? To answer this question and more broadly, to reflect upon the issue of cosmic subjectivity, this article looks into Ibn ‘Ajība’s Qur’anic commentary Al-Baḥr al-Madīd (The Immense Ocean), which is quite unique in its attempt to blend the exoteric and esoteric approaches to the scripture and which is aimed at general public (rather than the initiates on the Sufi path). Whereas the Sufi master himself clearly perceives everything in creation as an understanding subject, when he comments on various Qur’anic verses repeatedly highlighting the “animated quality of nature”, he succeeds in seamlessly bringing together various interpretations (including purely metaphorical readings), accepting them all while singling out the literal reading as the deepest and most accurate depiction of reality, that is understood, seen, and internalised by the spiritually enlightened.
Sufism Ibn ‘Ajība tafsīr subjectivity consciousness natural world majāz
Faslı sûfî Ahmed İbn ‘Acîbe otobiyografisinde, büyükannesinin bir yılana emir verdiği ve sürüngenin de bu mübarek hanımın emrini yerine getirdiği bir olaydan bahseder. Kuşkusuz bu hikâye bu azîz kadına bahşedilen özel güçleri göstermektedir, ancak burada özel olan sadece o mudur yoksa iletişim kurduğu yılan da özel bir varlık mıdır? Ya da genel olarak doğal varlıklar normalde düşündüğümüzden daha fazlasını anlayıp bilebilir mi? Kur’ân, defaten, “doğanın canlı niteliğini” vurgulayarak onu bilinçli, bilen ve hatta bilge bir kozmos olarak tasvir ederken, tefsir eserleri, bu tür âyetleri genellikle mecâzî olarak yorumlayarak onları, Allah’ın kudretinin ve âlemin O’na zorunlu teslimiyetinin belagatli ifadeleri olarak görür. O halde bu yaygın sembolik okuma anlayışını, canlı, bilen ve anlayan bir kozmosun (İbn ‘Acîbe’nin bahsettiği olaya benzer şekilde) sufilerin hayatlarındaki sayısız tezâhürüyle nasıl uzlaştırabiliriz? Bu makale, bu soruyu cevaplamak ve daha geniş anlamda, tasavvufî tefsirlerde az çalışılmış bir konu olan kozmik öznellik meselesi üzerine düşünmek amacıyla, İbn ‘Acîbe’nin kutsal kitaba zâhirî ve bâtınî yaklaşımları ustalıkla harmanlayan ve (tasavvuf yolundaki sâliklerden ziyade) halkın geneline yönelik telif ettiği el-Bahrü’l-Medîd (Uçsuz Bucaksız Okyanus) adlı Kur’ân tefsirini incelemektedir. Mürşidin kendisi yaratılıştaki her şeyi bilen birer varlık olarak algılarken, aynı zamanda farklı yaklaşımları (tamamen metaforik okumalar da dahil olmak üzere) sorunsuz bir şekilde bir araya getirmeyi, bunların geçerli ve farklı kitleler için farklı uygunluklara sahip olduğunu kabul eder. Bununla birlikte, buradaki en yüksek seviye, Kur’ân’ın âlem tasvirinin sözlük anlamıyla, hakikatin duyulardan gizlenen yönlerini isabetli bir şekilde ele geçirdiğini fark etmektir: Ruhsal olarak aydınlanmış kişi, kozmosun canlı, idrâk sahibi ve bilgili olduğunu ve içindeki her şeyin, nihayetinde İlahi İsimler’i tezâhür ettiren birer mazhar olduğunu basîret gözüyle gerçekten “görür”.
Tasavvuf tefsir öznellik doğal dünya bilinçlilik mecâz İbn 'Acîbe
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Tasavvuf |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 31 Mayıs 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 2 Temmuz 2024 |
Gönderilme Tarihi | 16 Ocak 2024 |
Kabul Tarihi | 30 Nisan 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 3 Sayı: 1 |