Çalışma, Seyyid Halîl es-Sırrî b. İbrâhim’e (ö.1303/1886) ait Risâle fî mesʾeleti’l-kader fî efʿâli’l-ʿibâd adlı risâlenin tahlil, tahkik ve tercümesini yapmak suretiyle literatüre kazandırmayı hedeflemektedir. İnsan fiilleri başlığı altında İslâm düşünce tarihi boyunca büyük bir yazım geleneğinin oluştuğu bilinmekte ve yazım geleneğinin Osmanlı fikir dünyasında da canlılığını sürdürdüğü malûmdur. Çalışmamıza konu olan bu risâle de sözü edilen ilmî vasatta ortaya konulan ürünlerden bir tanesidir. Halîl es-Sırrî, risâlede, naslardan hareketle insana ait bütün durumların ve eylemlerin Allah’ın kaderiyle olduğunu ileri sürmektedir. Müellif, risâlesinde cebir ve tefvîz görüşlerini zikrederek kendi görüşünü bu iki yaklaşım arasında konumlandırır. Müellif, hem insanın irâdî fiillerinde cebir ve zorlama altında olmadığını hem de Muʿtezile’nin iddia ettiği gibi insanın fiillerini meydana getirme hususunda bağımsız olmadığını ispat etmeye çalışmaktadır. Böylelikle risâle hem insanın fiillerindeki sorumluluğunu temellendirip hem de Allah’ın yaratıcılığı konusuna halel getirmeksizin bir çözüm teşebbüsünde bulunmaktadır. Ayrıca Müellifin, risâlede Eşʿarî ve Muʿtezile mezheplerine atıf yapmaksızın selef yaklaşımına yakın bir tavır ortaya koyduğu gözlemlenmektedir.
Kader Efʿâl-i ʿibâd İrâde-i Cüzʾiyye Cebir Tefvîz es-Seyyid Halîl es-Sırrî b. İbrâhim
The aim of the study is to bring the risālah of Sayyid Khalīl al-Sırrī ibn Ibrāhim (d. 1303/1886) named Risālah fī masʾalah al-qadar fī afʿāl al-ʿibād into the literature by making critical edition, analyzing and translating it. It is known that a great writing tradition has been formed under human acts throughout the history of Islamic thought, and it is obvious that this writing tradition continued its vitality in the Ottoman intellectual world. This risālah, which is the subject of our study, is one of the products put in this intellectual medium. Khalīl al-Sırrī, in the risālah based on religious texts, is to say that all human situations and actions are by the destiny of God. After expressing jabr (compulsion) and tafwīz approaches in his work, the author places his opinion between these two. On the one hand, the author tries to prove that human beings are not under force and jabr in their volitional actions, and on the other hand, as Muʿtazila claims, he is not independent in bringing about human acts. Thus, the risālah attempts a solution without posing a problem both to the responsibility of the human being in his own actions and to the creativity of God. It is noteworthy that the risālah deals with the issues of fate and will together and tries to justify the issue based on religious texts, and examines the issue without referring to the Ashʿarī and Māturīdī traditions. In addition, the work presents a concise structure written without deep analysis, without entering into the details of the issue and discussion points.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2020 |
Gönderilme Tarihi | 27 Ekim 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 3 Sayı: 2 |