The visually impaired who were talented used to make their living by learning the Quran by heart and reciting Quran and Mawlid in the Ottoman State, which had the principle that people should supply their needs and they should not beg for alms from other people. Towards the end of the 19th century, the Ottoman State officials observed that the deaf, mute and/or blind people had problems in participating in community life, making a living to buy their needs and thus become active members of social life because of their impairments and therefore they looked for ways of overcoming those problems. As a result of this, they decided to open new schools which necessitated a new curriculum that would obliterate deficiencies about the issue. With this aim in mind and upon the recommendation of an Austrian called Ferdinand Grati, the School for the Deaf, Mute and Blind was opened during the Abdulhamid II era. Because a separate building could not be found, the school served in various buildings. When students with impairments from wealthy families applied to that school, the school was supported by their relatives. The curriculum of the school was developed from sample curriculums of similar schools in Europe. The school was not successful enough probably because it was founded in a time when the Ottoman State had to face both internal and external problems.
İnsanların, kendi ihtiyaçlarını kendilerinin gidermesi ve başkasına muhtaç olmaması prensibini benimseyen Osmanlı Devleti’nde kabiliyeti olan a’mâlar hafızlık yaparak Kur'an-ı Kerim/mevlit okuyor ve bu suretle geçimlerini sağlıyorlardı. XIX. asrın sonlarına gelindiğinde ise sağır, dilsiz ve/veya a’mâ olmaları nedeniyle toplum içerisinde yer bulmakta sıkıntı çeken kişilerin ihtiyaçlarını giderme, bu konudaki mağduriyetlerini ortadan kaldırma ve onları toplumsal hayatın birer üyesi olarak yetiştirmede eksiklik bulunduğunu gören Osmanlı Devleti idarecileri bunu giderme yolları aramışlardır. Bunun neticesinde mevcut eğitim kurumlarının bu alandaki eksikliğini tamamlamak amacıyla özel bir müfredat gerektiren eğitim kurumlarının açılması kararlaştırılmıştır. Bu amaçla Ferdinand Grati adındaki bir Avusturyalının tavsiyesiyle II. Abdülhamid döneminde Sağır, Dilsiz ve A’mâ Mektebi açılmıştır. Bu mekteb için müstakil bir bina bulunamadığından dolayı mekteb çeşitli binalarda faaliyetini devam ettirmeye çalışmıştır. Bu mektebe o dönemin ileri gelenlerinin ve varlıklı ailelerin yakınları müracaat edince mekteb bu kişiler tarafından himaye görmüştür. Mektebin müfredatı, Avrupa’da bulunan benzer okullar örnek alınarak oluşturulmuştur. Muhtemelen Osmanlı Devleti’nin içeride ve dışarıda birçok gaile ile uğraşmak zorunda kaldığı son dönemine denk geldiği için Sağır, Dilsiz ve A’mâ Mektebi ile ilgili istenen başarı tam olarak elde edilememiştir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mayıs 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 |