Konuştuğuiıu, duyduğunu, okuduğunu anlıyabilmek, insanoğlunun en doğal ~htiyacı olmuştur. Bunlarıp yanısıra, duasının da anhyabileceği dilde, kendi dilinde olmasını ister. Tapınma, !ıerne kadar
kişisel hir işlemse de, memleketimizde büyük bir çoğunluğun Müslüman olması nedeniyle, İslam dini gereği olan beş vakit naııı:ııza çağrı,
yüksek sesle, cami hoparlörlerinden yapılmaktadır. Türkçemizin öz
benliğine kavuş~ası için sürekli çabaların gösterildiği bu dönemde
camiIerden gelen ezan sesinin Türkçe olmayıp Arapça olması, dikkat'
çekici bir sorundur. Kaldı ki, toplıımumuz bu çağırının Türkçe olarak yapıldığı bir dönem de geçirmiştir~ "Arapça" dilinin "din dili"
olarak nitelenmesi ve bu ,dilde dindaşlara seslenilmesinin sakıncaları
pek çoktur. En baş-ı:ada insanın söylediğini ve duyduğunu, anlamaması gelir. Türkiye'de bu yolda geçirilen aşamalarıincelemek istersek, buna ezan kelimesinin tanımını yaparakbaşlıyabmriz:
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mayıs 1980 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 1980 |