The declaration of the Republic and the period that came with it; is a period in which extraordinary changes are seen, and it is thought that the new regime must break with its past, especially the Ottoman heritage, in order to settle and accept itself. In this period, which was called the construction process of Kemalist nationalism, the Ottoman heritage was sometimes partly and sometimes totally rejected and a Turkish nationalism that came down to the Central Asian origins of Turks was brought to the fore. Türk Kadın Yolu Magazine, which was published as the organ of the Turkish Women's Union/Türk Kadınlar Birliği between 1925 and 1927, also traces this rejection of the heritage. When the articles in the magazine were examined, it was concluded that the past, the present and the future were perceived in three ways as a sheet metal and these perceptions were the political discourse of the magazine. This political discourse can be summarized as the bogy past, the exalted period and the expectant future. Because it would not be wrong to say that the past was seen as a bogy in the Türk Kadın Yolu Magazine in the focus of the break away from the Ottoman Empire and the criticisms made against this past. On the other hand, with the rightful pride created by the establishment of a new regime, the achieved reforms and the social transformation in the aftermath of the War of Independence, the current period has been greatly elevated. The main symbol of the glorified day is Mustafa Kemal and the capital Ankara he created. On the other hand, the wind of transformation created by the revolutions finds its place in political discourse as the cause of pride and the foundation of the hopes for the future.
Cumhuriyetin ilanı ve beraberinde gelen dönem; olağanüstü değişimlerin görüldüğü, yeni rejimin yerleşebilmesi ve kendini kabul ettirebilmesi için geçmişinden, özellikle Osmanlı mirasından kopması gerektiğinin düşünüldüğü bir dönemdir. Kemalist milliyetçiliğin inşa süreci olarak adlandırılan bu dönemde Osmanlı mirası bazen tamamen bazen de yer yer reddedilerek Türklerin Orta Asya kökenlerine kadar inen bir Türk milliyetçiliği ön plana çıkarılmıştır. 1925-1927 yıllarıarasında Türk Kadınlar Birliği’nin yayın organı olarak yayımlanan Türk Kadın Yolu Dergisi’nde de bu reddi mirasın izlerine rastlanır. Bu çalışmada Türk Kadın Yolu Dergisi’ndeki siyasi söylem incelenmiştir. Dergi içeriğindeki yazılar irdelendiğinde; geçmişin, o günün ve geleceğin, bir sac ayağı gibi üç şekilde algılandığı ve bu algıların da derginin siyasi söylemini oluşturduğu sonucuna varılmıştır. Bu siyasi söylem öcü geçmiş, yüceltilen bugün ve umutlu gelecek olarak özetlenebilir. Çünkü, Osmanlı’dan kopuşun ve bu geçmişe yapılan eleştirilerin odağında Tük Kadın Yolu Dergisi’nde geçmişin adeta öcü olarak görüldüğünü söylemek yanlış olmaz. Öte yandan, kazanılan bağımsızlık savaşı sonrasında yeni bir rejim kurmanın, başarılan inkılapların ve yaşanılan toplumsal dönüşümün yarattığı haklı gururla, içerisinde bulunulan dönem oldukça yüceltilmiştir. Öcü geçmişi silip atan kurtarıcı kahraman olarak, yüceltilen günün temel simgesi ise Mustafa Kemal Paşa ve yarattığı başkent Ankara’dır. İnkılapların yarattığı dönüşüm rüzgârı ise duyulan gururun sebebi ve geleceğe dair beslenen umutların temeli olarak siyasi söylemde kendine yer bulur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mart 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |