Arap kaynaklarında ‘Rûm’ ismi daha ziyade Bizanslıları ve Bizans İmparatorluğu’nu ifade etmek için
kullanırken, Roma ve Bizans ayrımı o dönemde söz konusu olmadığı için Romalıları mı yoksa
Bizanslıları mı kastettiği ancak metnin muhtevasından anlaşılabilir. 11. yüzyıldan itibaren Batı’ya
ilerleyen Türkler ve başkaları yeni yerleştikleri coğrafyada kullanılan isimleri kullanmaya devam
ettirmişler ya da bozarak kendilerine mâl etmişlerdir. Yeni gelenler yani Türkler kendilerini ‘diyâr-ı
Rûm’ veya ‘bilâd-ı Rûm’un hâkimi olarak görmüşler; bu coğrafyada yaşayanlar da kendilerini ‘Rûmî’
olarak nitelemekten çekinmemişlerdir. Ancak mezkûr terimlerin coğrafî sınırlarını belirlemek, kültürel
olarak ne anlam ifade ettiğini anlamak tarihçilerin karşılaştığı en çetin sorunlardan biri olmuştur.
Bu yazıda hacim olarak küçük, ancak nitelik olarak mevzubahis konuyla ilgili fevkalade doyurucu ve
ufuk açıcı değerlendirmeler sunan; yeni tartışmalar için anahtar olacak bir çalışmanın inceleme ve
eleştirisini yapmaya çalışacağız.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Tanıtımlar |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Temmuz 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 4 Sayı: 3 |
Journal of History Critique