Gelibolu, 1914 yılında Edirne Vilayeti’ne
bağlı sancak merkeziydi. Gelibolu
Sancağı’na bağlı kazalar; Gelibolu merkez, Keşan, İpsala, Şarköy, Eceabat ve
İnöz (Enez)’di. Balkan Savaşları sırasında Edirne’nin ve Gelibolu yarımadası
hariç tüm Trakya topraklarının kaybedilmesi üzerine Gelibolu kısa bir süre
Tekfurdağı Sancağı’na bağlandı. Ancak Edirne’nin geri alınması üzerine, Osmanlı
Dâhiliye Nezareti, 6 Ağustos 1913 tarihli kararıyla Gelibolu Sancağı’nı tekrar
Edirne Vilayeti’ne bağladı. 1914 yılında
Gelibolu Sancağı’nın genel nüfusuna bakıldığında nüfusun 1/3’i Müslüman 2/3’i
Gayrimüslim olduğu görülmektedir.
Çanakkale Savaşları’nın başlaması ile
bölgenin önemli bir kısmı savaş bölgesinin içerisinde kaldı. Bu sırada bölgede
yaşayan bazı Rumların Osmanlı Devleti’nin savaştığı güçlere yardım ettiği
tespit edildiğinden Rumların 15.423’ü başka bölgelere nakledildi. 11.238 Rum
ise Yunanistan’a firar etti. 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Ateşkes Antlaşması
imzalandıktan sonra İtilaf Devletleri Çanakkale Boğazı’nı ve Gelibolu
Yarımadası’nı işgal ettiler. Fransızlar Gelibolu yarımadasında 3.000 ve
İngilizler de Çanakkale bölgesine 4.000 kişilik bir kuvvet çıkararak bölgeyi
denetim altına almaya çalıştılar. Bir İngiliz Albay’ın idaresinde oluşturulan
komisyon bölgeyi yönetmeye başladı. Paris Barış Görüşmelerinin başlamasıyla
birlikte Yunanlıların denizden Rumları tekneler ve gemilerle Çanakkale, Ayvacık
ve Gelibolu sahillerine getirdikleri ve Rum göçmenleri bölgeye yerleştirdikleri
görüldü. Amaç nüfus yapısını değiştirerek bölgeyi ilhak etmekti.
İzmir’in işgalinden sonra gelişen olaylar
sonucunda 22 Haziran 1920 tarihinden itibaren Yunanlıların saldırıları
karşısında Çanakkale hariç olmak üzere bölgedeki yerleşim birimleri
Yunanlıların işgaline uğradı. Gelibolu yarımadasında ise Beyaz Ruslar
Fransızlar tarafında getirilerek yerleştirildi. Beyaz Ruslar onüç ay burada
kaldılar.
Mustafa Kemal Paşa önderliğinde başlayan
Kurtuluş Savaşı sonucunda 1922 yılı Eylül ayında bölge Yunan işgalinden kurtarıldı.
Sadece Boğazlar Bölgesi olarak tanımlanan saha İngilizlerin denetiminde kaldı.
İngilizler kesin barış antlaşması yapıldığında bölgeyi boşaltmayı kabul
ettiler. Lozan Antlaşması’nın onaylanmasından sonra Çanakkale ve Gelibolu
Yarımadası da Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti yetkililerine teslim
edildi.
Lozan Konferansı sırasında 30 Ocak 1923
tarihinde imzalanan protokol gereği 1923 yılı Kasım’ında Yunanistan’la mübadele
yapılmaya başlandı. Çanakkale’de bulunan yaklaşık yirmiikibin Rum buradan
ayrıldı. Bu Rumların onbini daha 1922 yılı Eylül ayının 25’inden önce
Gelibolu’dan Gökçeada’ya geçtiler. Daha sonra buradan Yunanistan gittiler.
Mübadelenin başlamasıyla birlikte Çanakkale ve Gelibolu’ya da mübadiller
getirildi. Buraya getirilen mübadillerin hemen üretici duruma getirilmesi için
büyük çaba sarf edildi. Yıllardır devam eden savaş ve işgal nedeniyle
Gelibolu’da insan ve iş gücüne ihtiyaç bulunmaktaydı. Mübadele ile Gelibolu
vilayetinde iskân edilen mübadiller bir taraftan yeni geldikleri bu topraklara
adapte olmaya çalışırken diğer taraftan da özellikle sıtma ile de mücadele
etmek zorunda kaldılar.
Bu bildiri de Arşiv belgelerine dayanarak
20.yüzyılın başında peşpeşe savaş, hastalıklar ve göçlerle karşı karşıya kalan
bölgedeki değişim, mübadele ana ekseninde ele alınacak ve nüfustaki değişimin
toplumsal yaşama yansımalarına da değinilecektir.
Gelibolu nüfus mübadelesi Türkiye Yunanistan Lozan Konferansı
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ocak 2018 |
Gönderilme Tarihi | 1 Ekim 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 1 Sayı: 2 |
Yayının Türü: Uluslararası Akademik Hakemli-Altı Ayda Bir Yayınlanır