Öz
Mevlâna Celâleddin-i Rûmî’nin (1207–1273) fikirlerini temel alan, oğlu Sultan Veled tarafından Anadolu Selçuklu Devleti’nin son zamanlarında Konya’da kurulan ve temel öğretisi ilâhî aşk olan Mevlevîlik, Mevlâna’ya bağlı, Mevlâna’nın düşüncelerini, yaşantısını benimsemiş, onun tarikatına bağlanmış ve yolundan giden kişilerin oluşturduğu bir tarikattır. Mevlevîliği diğer oluşumlardan farklı kılan pek çok özellik olmakla birlikte en önemlisi hiç kuşkusuz bütün incelikler, adap ve erkânla kuralları tespit edilmiş olan semâ töreni ve Mevlevî müziğidir. Mevlevî âyinleri, Türk mûsikîsinin gelişmesi ve yaygınlaşmasında önemli bir rol oynayan Mevlevîlikte semâzenler, âyinhanlar ve mutribin katılımıyla gerçekleşen ve “mukâbele” olarak adlandırılan semâ töreni esnasında icrâ edilmek üzere bestelenmiş eserlerdir. Mevlevî âyinleri, makam, usûl, geçki ve seçilen şiirlerle kullanılan usûller arasındaki ilişki bakımından öğretici eser özelliği taşıması sebebiyle Türk mûsikîsi eğitiminin en önemli unsurlarından biri olarak kabul edilmektedir. Türk mûsikîsinde bestekârlıkta ustalık seviyesinin bir göstergesi olarak kabul edilen Mevlevî âyini bestelerinin ilk örnekleri, XVI. yüzyılda bestelenen, bestekârları bilinmeyen, bilinen en eski Mevlevî âyinleri olması ve diğer Mevlevî âyin bestelerine örnek teşkil etmesi sebebiyle beste-i kadîm olarak isimlendirilen pençgâh, dügâh ve hüseynî makamlarındaki âyinlerdir. Genellikle Hz. Mevlâna’nın Mesnevî, Dîvân-ı Kebîr ve Rubâiyyat’ından alınan şiirler üzerine bestelenen Mevlevî âyinleri, günümüze kadar birçok makamda bestelenmiş ve icrâ edilmiştir. XVIII. ve XIX. yüzyıllarda beste sayısı itibariyle artış gösteren Mevlevî âyinleri, tekkelerin kapatıldığı XX. yüzyılın ilk yarısında önceki yüzyıla nazaran azalmış, fakat ikinci yarısından itibaren yeniden artmıştır. Mevlevî âyinleri ile ilgili yapılan çalışmalar notasına ulaşılabilen –ve Türk mûsikîsinin diğer kadîm makamlarına nisbeten yeni bir terkib olan– kürdîlihicazkâr makamında bir Mevlevî âyini olmadığını belirtmektedir. Bu çalışmada Tolga Bektaş tarafından 2005 yılında bestelenen kürdîlihicazkâr makamındaki Mevlevî ayini notası ile gösterilerek, usûl ve makam açısından incelenmiştir.