İnsan fıtratının bir veçhesini oluşturan din ve onun mistik yönü, tarih boyunca bireylerin kendilerini ait hissettikleri yapılarca suiistimale uğratılabilmiştir. Böyle bir duruma düşmedeki ana etmen, dini bilgi konusundaki yetersizliktir. Diğer yandan dini-manevi eğitimde güven ve sevgi, otoriteye teslimiyeti de beraberinde getirmekte, ancak sınırları bilinmeyen bir tabiiyet sadece saptırana değil, tabi olana da dini-ahlâki mesuliyet yüklemektedir. Tasavvuf terminolojisindeki “Gassâl elindeki meyyit gibi olmak”, “şeyhin hikmetinden sual olunmaz” gibi deyimler bağlamının dışında, koşulsuz bir teslimiyet algısı çerçevesinde değerlendirilebilmektedir. Böyle bir davranışın mahzurlarına dikkat çekmek üzere sufiler tarafından kaleme alınmış eserler mevcuttur. Kur’an’daki kıssalardan hareketle mevzuyu ele alan isimlerden biri de Yakub-ı Çerhî’dir. Bu çalışmada, Kehf Sûresi 60-82. ayetlerde geçen Hz. Musa-Hızır kıssasından hareketle genelde dini cemaatlerde özelde ise tarikatlardaki teslimiyetin kapsam ve sınırlılıkları Yakub-ı Çerhî’nin perspektifinden ortaya konmaya çalışılacaktır.
الدين ، يشكل جانبًا من جوانب الطبيعة البشرية وجانبه التصوفي قد تم إساءة استخدامه عبر التاريخ من قبل التكوينات التي يشعر الأفراد بالانتماء إليها. العامل الرئيسي في مثل هذه الحالة هو نقص المعرفة الدينية. من ناحية أخرى ، فإن الثقة والحب في التعليم الديني والروحي يجلبان الخضوع للسلطة. فمثل العبارات "أن تكون مثل الميت في يد الغسال" و "لا يُسأل من حكمة الشيخ" الموجودة في مصطلحات الصوفية ، قد تقيم خارج السياق في إطار تصور الخضوع المطلق وبلا قيد وشرط. للفت الانتباه إلى مخاطر مثل هذا السلوك مؤلفات قد كتبها علماء التصوف. و يعقوب الجرخي من الأسماء التي تناولت الموضوع بناءً على القصص القرآنية. في هذا البحث سيتم محاولة الكشف عن نطاق وحدود الخضوع في المجتمعات الدينية بشكل عام وفي الطوائف الدينية بشكل خاص من منظور يعقوب الجرخي منطلقا من قصة موسى وخضر عليهما السلام الواردة في سورة الكهف(الآيات: 60-82).
Religion, which constitutes an aspect of human nature, and its mystic aspect could have been misused by the structures that the individuals feel a part of during the history. The main reason why individuals experience such a situation is the lack of religious knowledge. On the other hand, trust and love in the religious and spiritual training bring along submission while allegiance whose limit is unknown brings religious and moral responsibility not only to the one who perverts but also to the one who is dependent. The sayings such as “Be like the dead in the hands of dead body bather.” and “One shall not question the wisdom of the sheikh.” form an unconditional submission perception. There are works done by the sufis in order to draw the attention towards the extent and limits of the submission to the spiritual authority. Yakob al-Charkhi is one of those who discuss this matter through the stories mentioned in the Quran. In this study, benefitting from the story between Prophet Musa and Khidr stated in the verses 61-82 of surah al-Khaf, we will try to address the extent and limits of the submission in the tariqas (sufi orders) in particular and in religious communities at large from the perspective of Yakob al-Charkhi.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 5 Ocak 2021 |
Gönderilme Tarihi | 13 Mayıs 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 22 Sayı: 43 |
Tasavvuf İlmi ve Akademik Araştırma Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.