Perception and its quality are one of the most significant problems of philosophy. Ibn Sīnā expresses four different perception levels which are sense perception, imaginative perception, illusory perception and intellectual perception. In this regard, the human soul perceives the objects through their sense abilities. Then, they deliver these forms to the imagination skills, the mind separates the material accidents which this form contains and prepares the grounds required for the intellectual forms. Active intellect, then, gives intellectual forms to the human soul. There are other concepts that are perceived with senses in the human mind other than these concepts. These universal concepts do not belong to objective universe but to subjective universe. Fārābī was the first person in Islamic philosophy tradition to make this distinction and classified the intelligibles in two categories as primary and secondary intelligible. Ibn Sīnā adopts this classification and adds new explanations regarding the issue. Ibn Sīnā does not deal with the distinction of philosophical intelligible and logical intelligible which were addressed in the later periods regarding the secondary intelligible but he addresses the difference of these intelligible types. This study deals with the realization quality of perception phenomenon in the philosophy of Ibn Sīnā and the place of secondary intelligibles which were addressed later on in the philosophy of Ibn Sīnā is explained.
İdrak ve niteliği felsefenin en önemli problemlerinden biridir. İbn Sînâ hissî, hayalî, vehmî ve aklî olmak üzere dört farklı idrak mertebesi dillendirir. Buna göre insan nefsi nesnelerin suretlerini duyu yetileriyle algılar. Daha sonra bu suretleri hayal yetisine teslim eder. Akabinde akıl bu sureti barındırdığı maddî eklentilerden arındırarak aklî suretlerin oluşumu için gerekli zeminleri hazırlar. Daha sonra faal akıl insan nefsine aklî suretleri verir. İnsan zihninde duyularla algılanan bu kavramlardan başka kavramlar da vardır. Bu küllî kavramların yeri nesnel âlem değil öznel âlemdir. İslam felsefesi geleneğinde Fârâbî ilk defa bu ayırımı yapar ve ma‘kūlleri birinci ve ikinci ma‘kūller diye iki kısma ayırır. İbn Sînâ da bu sınıflandırmayı benimser ve konu hakkında yeni açıklamalar getirir. İbn Sînâ, ikinci ma‘kūllerin sonraki dönemlerde yapılan felsefî ve mantıkî ayırımını her ne kadar dillendirmese de eserlerinden bu iki ma‘kūl türünün farklılığına teveccüh eder. Bu çalışmada İbn Sînâ felsefesinde idrak olgusunun gerçekleşme niteliği ele alınacak ve daha sonraki dönemlerde dillendirilen ikinci felsefî ma‘kūl anlamların İbn Sînâ felsefesindeki yeri açıklanacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2020 |
Gönderilme Tarihi | 15 Nisan 2020 |
Kabul Tarihi | 29 Mayıs 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 6 Sayı: 1 |