İslâm’da emredilen ve tavsiye edilen oruçların yanı sıra belirli zaman ve durumlarda yasaklanmış veya tutulması hoş karşılanmamış oruçlar da söz konusu olmuştur. Ramazan ayının başladığına hükmedilemediği şâban ayının otuzuncu günü (yevm-i şek) orucu da bunlardan birisidir. Hz. Peygamber, Allah Teâlâ’nın hilâlleri insanların vakitleri ayarlamaları için tahsis ettiğinden bahsetmiş, prensip olarak hilâlin görülmesi ile oruca başlanılmasını, havanın bulutlu olması durumunda ise herhangi bir şüphenin meydana gelmemesi için ayın miktarının takdir/hesap edilmesini istemiştir. Buna rağmen şek günü tutulacak/tutulan oruçla ile ilgili birbirinden farklı rivayetler varid olmuş hatta bu durum mezhep içtihatlarına da yansımıştır. Netice itibarıyla hem sahâbe hem de tâbiîn ve etbâu’t-tâbiîn dönemlerinde söz konusu güne denk gelen mutat oruç hariç oruç tutmayı mekruh addeden; oruç tutulabileceğini söyleyen ve meydana gelebilecek ihtilafların önüne geçmek üzere idarenin kararının dikkate alınmasını savunan üç temel görüş ve uygulama ortaya çıkmıştır. İşte bu makalede Hz. Peygamber, sahâbe, tâbiîn ve sonrası döneme ilişkin yevm-i şek’de tutulan oruçla alakalı rivayetler pratiğe yansıyan taraflarıyla ele alınıp incelenmiş ve son olarak mezhep imamlarının görüşlerine de yer verilmiştir.
In addition to the sawms that are ordered and recommended in Islam, there are also sawms that are prohibited or not welcomed in certain times and situations. Sawm on the thirtieth day (yawm al-shakk) of the month of Shaʿbān, when the month of Ramaḍān cannot be decreed to have started, is one of them. The Prophet mentioned that Allah allocated the hilāls for people to arrange the times and in principle, he wanted to start fasting with the sighting of the moon, and to calculate the amount of the month in case of cloudy weather in order to avoid any doubt. Despite this, different narrations have emerged in the ḥadīth literature about fasting on the yawm al-shakk and this situation has even been reflected in the sectarian jurisprudence. As a result, three basic views and practices emerged during the time of ṣaḥabah, tābiʿūn and tebeʿu’t-tābiʿīn that considered it makruh to fast except for the usual fast that coincided with the day in question, that fasting could be kept, and that the decision of the administration should be taken into account in order to prevent possible conflicts. In this article, the riwāyahs about fasting in the yawm al-shakk pertaining to the Prophet, the ṣaḥābah, tābiʿīn and the later period are discussed and analyzed with their practical aspects, and finally, the views of the sect imams are also included.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Gönderilme Tarihi | 21 Şubat 2022 |
Kabul Tarihi | 26 Nisan 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 8 Sayı: 1 |