Genel itibarıyla konar-göçerlikten yerleşikliğe (yatukluk) adım atma, günümüz açısından veyahut da zamanımız şartlarına göre değerlendirdiğimizde, belki bu müspet bir gelişme olarak düşünülebilirse de, eski ve ortaçağların vaziyeti göz önüne alınınca, bunun pek de faydalı olmadığı anlaşılır. Yalnızca toprağa bağlı yaşamak ve en önemli geçim kaynağı olarak da ziraat ile ticaretin öne çıkması Türklere bir ayrıcalık sağlayamazdı ve sağlamadığını da Uygur örneğiyle görüyoruz. Bununla beraber günümüze kadar ele geçen Kök Türk harfli metinler Türk tarihi ve kültürünün aydınlatılmasında hiç şüphesiz başta gelen belgelerdir. Bilhassa Kök Türk ve Uygur çağında taşlara kazınmış devlet kitabelerinde anlatılan bilgiler pek çok zengin malzemeyi ihtiva eder. Bunların içinde Türk dili, dini, devlet ve ordu teşkilatı, birtakım gelenek ve görenekler ile Türk sosyal hayatına dair hususlar da vardır. İşte bu noktada Türklerin yerleşik, göçebe veya kendi adlandırmaları şeklinde karşımıza çıkan konar-göçerlik mevzu yıllardır tartışılmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Haziran 2018 |
Gönderilme Tarihi | 12 Nisan 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 119 Sayı: 234 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari-AynıLisanslaPaylaş 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.