Fıkıhta akıl hastalığı, söz ve fiillerin nadir haller dışında normal cereyan etmesini engelleyen akıl bozukluğu şeklinde tanımlanır. Vücûb ehliyeti insan olma özelliğine bağlı olduğu için akıl hastaları tam vücûb ehliyetine sahiptirler. Akıl hastaları temyiz gücünden yoksun oldukları için edâ ehliyetleri yoktur. Akıl hastalarının sözlü tasarrufları ve diğer hukuki eylemleri geçersizdir. Mahkeme kararı gerekmeksizin doğrudan hacir altında olan akıl hastalarının hakları ve sorumlulukları kendileri adına hukuki temsilcileri tarafından yerine getirilir. Çalışmamızda Osmanlı aile hukukunda akıl hastalığının nikâh ve talâk hükümlerine etkisini inceleyeceğiz. Fıkıh mezheplerinin akıl hastalarının evlenme ve boşanma konularıyla alakalı farklı görüşleri bulunmaktadır. Osmanlı hukukunda Hanefî mezhebi, 16. Yüzyılın ortalarından itibaren resmi mezhep olarak kabul edilmiştir. Bu çalışmada nikâh ve talâk özelinde akıl hastalarıyla ilgili Osmanlı mahkemelerinde karara bağlanan hükümler Hanefî mezhebinin görüşleriyle uyumluluk bakımından incelenecektir. Bu amaca ulaşmak için genel anlamda mezheplerin özelde de Hanefî mezhebinin konuya ilişkin görüşleri ele alınacaktır. Daha sonra Osmanlı dönemi fetva mecmualarında konumuzla alakalı fetvaları yanında konumuz ile ilgili mahkeme kararlarından örnekler üzerinde durulacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk, Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Şubat 2022 |
Gönderilme Tarihi | 30 Kasım 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 130 Sayı: 256 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari-AynıLisanslaPaylaş 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.