Modernleşme hareketleriyle birlikte Türkiye’de Batılılaşma hareketlerinin izleri Türk edebiyatında da görünmeye başlamıştır. Bu dönemde Türk yazarları bir Batı edebi türü olan roman yazmaya büyük önem vermişler ve Batılı romanları örnek alarak ilk yerli eserlerini kaleme almışlardır. Diğer taraftan bu süreçte Azerbaycan edebiyatında da başta roman olmak üzere batı tarzında edebi türler ortaya çıkmıştır. Romanlar daha çok sosyal tenkidin bir aracı olarak kullanılmıştır. Aynı kültür ve aynı dile sahip olan Türkiye ve Azerbaycan’da toplumdaki sorunların çözümüne dair dönemin aydın ve yazarları benzer yaklaşımlarda bulunmuşlar, halkı bilinçlendirmek ve eğitmek adına özellikle edebi eserlerden yararlanmışlar. Bu yazarlar, sahip oldukları ideoloji ve bunlara bağlı fikirlerini, yazdıkları eserleri aracılığıyla halka iletmek istemişler. Bu bağlamda yazılan romanlardan biri Mizancı Murat’ın 1891 yılında yazdığı Turfanda mı Yoksa Turfa mı, diğeri ise Neriman Nerimanof’un 1896’da kaleme aldığı Bahadır ve Sona isimli romanlarıdır. Bu eserlerde yazarlar başkahraman olarak sundukları Mansur ve Bahadır aracılığıyla, aslında halkın hayalindeki insan modelini çizmeye çalışmışlar.
Bu çalışmanın amacı iki eserin başkahramanlarının benzer dünya görüşlerini incelemek ve bu konuda iki eserin ortak yönü yanında iki Türk topluluğunun romanlara yansıyan ortak sosyal problemlerini ortaya koymaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 14 Ekim 2022 |
Gönderilme Tarihi | 28 Mayıs 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 131 Sayı: 259 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari-AynıLisanslaPaylaş 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.