Türk dilinin ilk yazılı belgeleri niteliğinde olan Orhon Yazıtları‟ndan itibaren, Türk dili tarihi boyunca ortaya konulan eserlerden Türk toplumunda hangi mesleklerle uğraşıldığına dair bilgiler edinebiliyoruz1. Daha XI. yüzyılda Kutadgu Bilig gibi Türk dili ve edebiyatı tarihinde önemli bir eserde ve sonrasında kaleme alınmış olan siyasetname, nasihatname türündeki eserlerde de çeşitli vazifelerde bulunanlar için meslek ahlakından bahsedilir. Bizzat meslek risaleleri ise, daha geç dönemde ortaya konmuştur. XVIIXVIII. yüzyıllardan itibaren ortaya konmuş olan bu meslek risalelerinin önemli bir kısmı bugün İsveç, Rusya, İngiltere ve Almanya‟da çeşitli kütüphanelerin koleksiyonlarında2 Uygur sahasına ait metinler tespit edilmiş ve bu metinler üzerinde Türkiye, İsveç, Çin, Özbekistan ve başka yerlerde çalışmalar yapılmıştır3. Bu makalede çeşitli meslek risalelerinden biri olan Risale-i Aş-fezlik üzerinde çalıştık. Risale-i Aş-fezlik, St. Petersburg Institute of Oriental Manuscripts a402 numarada kayıtlı yazmada 3b-38b varakları arasında yer almaktadır. Eserin müellifi, müstensihi ve istinsah tarihi ile ilgili herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Dil özelliklerine göre XVIII. yüzyıl sonu ile XIX. yüzyıl başlarında, Doğu Türkçesinin klasik sonrası devrinde, Çin Halk Cumhuriyeti Uygur Özerk Bölgesi‟nde, Kaşgar, Yarkent, Hoten gibi önemli ticaret ve kültür merkezlerinden birinde yazıldığı tahmin edilmektedir. Konusu itibariyle eser, İslam‟dan önce Türk, Ortadoğu ve özellikle İran bölgelerinde bulunan mistik kültürlerin ve bu kültürler içinde ortaya çıkmış birtakım cemaat ve kurumların etkilerini açık biçimde yansıtan fütüvvetname niteliği taşımaktadır. Risalede, aşçılık mesleğinin ne olduğu ya da nasıl icra edildiğinden ziyade işlerin dinî bir ritüele ve belli ahlakî kurallara dâhil olarak yapılması gerekliliği belirtilmektedir. Bu yönüyle Anadolu‟nun sosyal hayatının düzenlenmesinde XIII. yüzyıldan itibaren büyük bir rol oynadığını gördüğümüz, sanatkâr ve esnaf zümreleri arasında yayılmış, sosyoekonomik özelliği ağır basan Ahi teşkilatı ve teşkilatın nizamnamesi tarzındaki fütüvvetname geleneğinin Doğu Türklük sahasında da olabileceğini düşündürmektedir. Bunda, Moğol hâkimiyeti zamanında Hindistan‟da revaç bulan ve daha sonra Maveraünnehir‟de yayılan kesbname geleneği ve daha öncesinde XI. yüzyılda kaleme alınmış olan Divanu Lugati’t-Türk‟te geçen akı “eliaçık, cömert; yiğit” kelimesini ve akılık olgusunun eski Türk boy ve toplulukları arasındaki öneminin etkisi büyüktür.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2017 |
Gönderilme Tarihi | 11 Ocak 2018 |
Kabul Tarihi | 25 Ocak 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 6 Sayı: 4 |