Felsefe/logos
ve sanat/mitos çatışması düşünce tarihinin en kadim meseleleri arasında yer
almaktadır. Söz konusu tartışmanın çerçevesi büyük ölçüde sanata karşı
felsefenin safında olan Platon tarafından belirlenmiştir. Bu tartışmada
Nietzsche açıkça sanatın safında yer alır. Platoncu hakikat anlayışına temelden
karşı olmakla birlikte paradoksal olarak sanatın insan doğası ve evrenin
gerçekliğini anlamak hususunda felsefeden daha derin bir hakikati yansıttığını
düşünür. Ona göre sanatların en ideal örneği mitosa dayanan antik Yunan
tragedyasıdır. Antik Yunanlılar sanat yoluyla yaşamı katlanılır kılmış ve
üstesinden gelmeyi başarmışlardır. Sanata felsefe karşısında üstün bir konum
biçen filozofa göre insan, sanat aracılığıyla yaşamı sürekli olarak dönüştürme
ve yeniden yaratma imkânına sahiptir. Ancak
Sokrates’in mitosun yerine logosu geçirmesi sanatın ölümüyle sonuçlanmıştır.
Sanatın ölümü ve felsefi düşüncenin egemen oluşu bugün zirve noktasına varan
dekadansın başlangıcı olmuştur. Yaşamı aklın tiranlığına tabi kılan felsefe,
yaşamı olumsuzlayarak değerden düşürmüştür. Dolayısıyla sanat ve felsefenin
karşıt oluşu konusunda Nietzsche, Platon ile uyum içindedir. Ancak Nietzsche, “müzik yapan Sokrates”
imgesi aracılığıyla felsefe ve sanatın birlikteliğine duyulan bir umudu
taşımakta ve bu tartışmayı aşmayı düşünmektedir. Sanat ile felsefeyi
birleştirecek olanlar “geleceğin filozofları” olacaklardır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ocak 2020 |
Gönderilme Tarihi | 13 Kasım 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 12 |