Bu çalışmada, Hobbes’un toplum sözleşmesine dayalı olarak egemenin ve uyrukların hak ve yükümlülükleri tartışılmaktadır. Hobbes’a göre insan doğası gereği bencil bir varlıktır. Doğa durumunda herkes eşit ve kendi çıkarları peşinden koştuğundan sürekli bir savaş hali bulunmaktadır. Güvenliğin sağlanması ve barış ortamının inşa edilmesi, ancak bir sözleşmeyle insanların kendi haklarını bir egemene devretmeleri ve devleti kurmalarıyla mümkündür. Devletin kurulmasıyla birlikte, eylemleri ve kararları denetimden bağımsız olan ve yönetimi elinde bulunduran tek güç, egemen güçtür. Egemen hiçbir kararından ve eyleminden dolayı suçlanamaz ve adaletsiz olarak görülemez. Uyrukların egemene itiraz etmeleri ve onu görevden uzaklaştırmaya çalışmaları ise, sözleşmeye aykırı olduğundan adaletsizliktir. Onlar için yapılması gereken tek şey, sözleşmeye bağlı kalmak ve egemenin buyruklarına uymaktır. Öte yandan, herkesin yükümlü olduğu diğer bir temel ödevi ise, kendi varlığını korumaktır. Dolayısıyla, bir uyruğun devletin ve egemenin buyruklarına uyması gerektiğinin bağlayıcılığı, ancak hayati tehlike içermediği sürece geçerlidir. Demek ki, bir toplumda hak ve ödev arasında bir denge olması gerekir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 23 Aralık 2020 |
Gönderilme Tarihi | 29 Eylül 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 14 |