Yaşadığımız küresel salgın bizi bir kez daha birey-toplum ilişkisi üzerinde düşünmeye zorladı. Özgürlüğü bir kişi hakkı olarak görenler salgın için alınması gereken önlemlere karşı çıkıyorlar. Bu da kendileri de içinde olmak üzere herkesin hayatını tehlikeye atıyor. Salgın için alınan tedbirlere uymayanlar, birlikte yaşadıkları aile büyüklerinin ve çalışma arkadaşlarının ölümüne yol açıyorlar. Bunu da özgürlük adına savunuyorlar. Bu yazıda birey-toplum ikilemi, “birey mi toplum mu önceliklidir?” sorusu üzerinde duruluyor. Bu da felsefe tarihinde kısa bir yolculukla, Aristoteles, I. Kant ve M. Horkheimer’ın bu ikileme ilişkin görüşleri ve Kuçuradi’nin özgürlük çözümlemesinden hareketle yapılıyor. Birey-toplum ikileminin, çıkarları merkeze alan bir bakış açısından ve “özgürlük kişinin istediğini yapmasıdır” biçiminde anlaşılan sorunlu bir özgürlük anlayışından kaynaklandığını göstermeye çalışıyor. Çıkarlar değil de haklar merkeze alındığında, bir kişinin haklarının korunmasının, diğer bireylere ve topluma zarar vermeyeceği; bireylerin ancak diğerleri ve toplumla birlikte kendileri olabilecekleri, özgürce yaşayabilecekleri ileri sürülüyor. Sorunun ya da ikilemin bireysellik ile bireyciliğin veya bencilliğin karıştırılmasından kaynaklandığı temellendirilmeye çalışılıyor.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 23 Aralık 2020 |
Gönderilme Tarihi | 29 Kasım 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 14 |