Uygulanması
sırasında farklı ilke ve kıstaslar bulunmakla birlikte idari gözetim genel
olarak uygulaması kabul edilen bir alıkonulma biçimidir. Bu alıkonulma türü,
hem nedenleri hem de uygulanması sırasında başvurulan kıstaslar açısından diğer
alıkonulma türlerinden pek çok yönüyle ayrılmaktadır. Ceza hukuku bağlamında
başvurulan alıkonulma uygulamalarından farklı olan idari gözetim, hem kararın
alınması hem de bu alıkonulmanın icra edildiği merkezler açısından spesifik
özellikler arz etmektedir. İdari gözetimi farklılaştıran bu kıstaslar bazı
durumlarda yargısal nizaların konusu olabilmektedir. Türkiye’de idari gözetim
konusu son on yılda hem doktrinde hem de kamusal makamlar nezdinde çok
tartışılmıştır. Özellikle idari gözetimin uygulanmasına ilişkin yasal dayanak
olmaması ve idari gözetimin uygulandığı merkezlerin barınma koşulları konusunda
sıklıkla ulusal ve uluslararası mahkemelerde Türkiye aleyhine ihlal kararları
verilmiştir. Bu çalışmada konunun Türkiye açısından tarihsel süreci ele
alındıktan sonra yapılan düzenlemelerin bu ihtiyaca ne kadar cevap verebildiği
değerlendirilecektir.
İdari gözetim alıkonulma geri gönderme merkezi sınır dışı edilme yabancı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 22 Temmuz 2019 |
Gönderilme Tarihi | 6 Mayıs 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 2 |