Azınlık konusu, XVIII. yüzyıldan itibaren ciddi bir problematik olarak Türkiye’nin ve emperyalist sistemin gündemine oturmuştur. Bu problematik “Doğu Sorunu” bağlamında batılı düşünürler tarafından uzun bir süre gündemde tutulmuş ve böylelikle merkez ülkeler tarafından Osmanlı’ya ve Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı siyasi bir argüman olarak kullanılmaya çalışılmıştır. Lozan Antlaşması ve buna ek olarak imza edilen Türk – Yunan Mübadele Sözleşmesi ile birlikte azınlık konusu uluslararası hukukun konusu olmaktan çıkmış ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin iç hukuk mevzusu haline dönüşmüştür. Böylece, Osmanlı döneminde uluslararası hukuk mevzuatı ile koruma altına alınan azınlık grupları, Cumhuriyet’in eşit yurttaşlarına dönüşmüşlerdir. Tabii ki bu noktada Osmanlı’dan Cumhuriyet’e azınlık yapısının ne kadarının korunabildiği ve korunan kesimin niteliksel özelliklerinin ne olduğu da önemli bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Osmanlı dönemi ile karşılaştırmalı analiz için gereken ham veri olmasının yanı sıra Erken Cumhuriyet dönemindeki azınlık yapısının nicelik ve nitelik açısından özelliklerini ortaya koyması bağlamında da ilk iki nüfus sayımı önem arz etmektedir. Dolayısıyla, Osmanlı bakiyesi olan azınlık grupların Erken Cumhuriyet dönemindeki demografik yapısının niteliksel özellikleri ile bilinmesi ancak bu iki nüfus sayımının verilerinin ele alınması ile mümkün olabilecektir. Bu amaca binaen çalışmanın temel motivasyonu bahse konu nüfus sayımı verilerini nesnel ve yorumsuz biçimde ele almakla birlikte Erken Cumhuriyet dönemi azınlık yapısının demografisini ortaya koymaktır.
erken cumhuriyet azınlıklar Türkiye'de azınlıklar nüfus sayımı
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 13 Eylül 2022 |
Gönderilme Tarihi | 4 Temmuz 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 1 Sayı: 2 |