Tanzimat Dönemi ile görülmeye başlanan modern anlatı türleri, Makedonyalı Türklerin ürettiği edebiyat içinde II. Dünya Savaşı’ndan sonra esaslı olarak kendini gösterir. Bunda siyasi gelişmeler etkilidir. Bölgedeki edebiyat şiir ve öykü üzerine kuruludur. Roman ise çok geri planda kalmıştır. Yürüyen Duvar, “Balkanlar’da Türkçe yazılıp yayımlanan ilk Yörük Türk romanı” olma iddiasıyla 2008’de yayımlanır. İslam’da tasavvufi anlayışların görülmesi Hz. Muhammet’in ölümünden yaklaşık bir asır sonraya tekabül etmektedir. Melamiliğin izlerine 9. yüzyıldan itibaren rastlamak mümkündür. Türklerin İslamlaşmasının da aynı dönemlere denk gelmesi Türk tasavvuf anlayışının Melamilik üzerine şekillenmesinde etkili olmuştur. Türklerin Müslümanlığı algılayışı büyük ölçüde bu şekilde kodlanmış ve kültürel içselleştirme gerçekleşmiştir. Vahdetivücudu esas alarak “kâmil insan”a ulaşmaya çalışan Orta Asya kaynaklı tasavvufi anlayışların başında Bektaşilik gelmektedir. Melamilik ve Bektaşilik özellikle halk düzeyindeki İslami yaşamın yönlendiricisi olmuştur. Tasavvufun ya da onunla ilgili şahsiyetlerin postmodernizmin tesiriyle de Türk romanının kurgusunda yer aldığını görülebilmektedir. Özellikle Mevlevilik ve onun önemli karakterleri örnek olarak hatırlanabilir. Melamilik ve Bektaşiliğin Yürüyen Duvar’da roman unsurlarını şekillendirmesi bu bağlamda düşünülebilir. Araştırmanın amacı, bir yaşam biçimi olan Melamilik ve Bektaşiliğin romana nasıl yansıdığını ortaya çıkarmaktır. Bu amaç doğrultusunda nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizi tekniği kullanılmıştır. Romanın ismi, kapağı, on iki bölümden oluşması ve imla kurallarına uyulmaması Bektaşilik ve Melamiliğin romanın dış yapısına yansıması olarak görülür. Bu durum içerikte iki şekilde kendini gösterir. Birincisi, tarih anlatımı ve bununla paralel olan biyografik anlatımdır. Söz konusu dini anlayışların önde gelen isimleri ve yazarın dolaylı olarak bu anlayışlarla ilişkilendirdiği diğer isimler (Hacı Bektaş Veli, Muhamed Nuru’l Arabi, Kaygusuz Abdal, Pir Sultan Abdal, Abdal Musa, Yunus Emre, Mevlâna) anlatı içinde önemli bir yere sahiptir. Bu şahsiyetlerin dini yönlerinin yanı sıra edebî yönlerinin de olması romanda metinlerarasılığı çoğaltmaktadır. Onların edebiyatı kullanmaları mesajlarının modern dönemde de etkili olmasını sağlamıştır. Böylece hem yaşamları hem de eserleriyle Yürüyen Duvar’da yer alırlar. İkincisi ise özellikle roman başkişisinin tipolojisine yansıyan Bektaşilik ve Melamilik değerleridir. Bektaşilik ve Melamilik romanın başkahramanı Yörük Osman’a ailesinden aktarılmıştır. Yörük Osman gençliğinin ilk yıllarında bu dini anlayışları tanıyarak kendini tanımlayabileceğini düşünür. Balkanlı bir Yörük’ün inancında önemli bir yeri olan bu İslami anlayışlara ve onların temsilcilerine roman kurgusunda yer verilir. Bundan dolayı romanda azımsanmayacak bir tarih anlatıcılığıyla da karşılaşılır. Balkanlar’da “Evlad-ı Fatihan” bir Yörük olmanın övüncünü hisseden İlhami Emin, bu duygusunu eserde bir tez olarak (roman kurgusunda zayıflıklara yol açmasına rağmen) savunmaktan çekinmemektedir. Yaylalarda hayvancılıkla geçinen Yörükler, özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra tüm zorluklara rağmen bu topraklarda var olma mücadelelerini sürdürmüşlerdir. İlhami Emin’in genç yaşlarından itibaren kültürel alanda yaptığı çalışmalarını da Türklerin bu topraklarda var oluş mücadelesi olarak değerlendirmek mümkündür. İlhami Emin, Yürüyen Duvar’la Balkanlar’daki Türk varlığını kültürel değerler çerçevesinde kayıt altına almaya çalışırken ona tarihsel bir enstrüman görevi de yükler.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2022 |
Gönderilme Tarihi | 26 Ocak 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 102 |
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.