Zaman, insan hayatının merkezinde yer alan ve insanoğlunun iç içe olduğu en temel hakikatlerden biridir. Gerek içerdiği farklı boyutlar sebebiyle gerek farklı durumlarda farklı algılanmasıyla gerekse de insanı üzerinde yoğun şekilde düşünmeye sevk eden müphemliğiyle daima düşüncenin konusu olmuştur. Sadece insana mahsus bir hakikat olmayan zaman âlemde var olan tüm varlıkların mevcudiyetleriyle bir şekilde ilişkilidir. Bu ilişkinin insanî boyuttaki ilk tezahürü insanın ömrü ve bu sınırlı vakitte yapması/yapmaması gerekenlerden oluşan insânî-dinî-ahlâkî nizamdır. Tarih boyunca ortaya konan tüm prensiplerde zamanın doğru şekilde değerlendirilmesi üzerinde güçlü vurgular yapılmıştır. Diğer taraftan hemen hemen tüm dinlerdeki ibadet vakitleri, zamanın hem normatif yönünü hem de sınırlılığını gündeme getirmiş ve buna bağlı olarak zamanı çeşitli periyotlara bağlı olarak tanzim eden takvimler ortaya çıkmıştır.
İnsanoğlunun bu kadar iç içe olduğu bir olgu olan zamanın onun zihnini meşgul etmesi kaçınılmazdır. Bu sebeple zaman üzerinde çok geniş yelpazede şekillenen bir literatür ortaya çıkmıştır. Din bilimleri, fizik, felsefe, psikoloji, astronomi ve tarih gibi alanlar başta olmak üzere hemen hemen tüm ilmi disiplinlerde gerek doğrudan zaman üzerine gerekse dolaylı şekilde zamanla irtibatı bulunan mevzular bağlamında üretilen fikirlerle zaman anlaşılmaya ve izah edilmeye çalışılmıştır. İslâmî gelenekte Kur’ân’ın zamanın tüm yönlerini ele aldığı görülmektedir. Kronolojik zaman olarak ibadet vakitleri ve tarihi hadiselere yapılan atıflar, Hak katında zamanın insanların tasavvur ettiğinden farklı olmasına yapılan vurgu, mutlak zaman anlamında dehr kavramının zikredilmesi ve zamanla ilgili tüm âyetler dikkate alındığında Kur’ân’da zamanın neredeyse bütün özellikleri ve boyutlarıyla yer aldığını söylemek mümkündür. Tasavvufta da Kur’ân’daki zenginliğe paralel olarak geniş kapsamlı bir zaman yaklaşımı ortaya çıkmıştır. Tasavvuf kaynaklarında zaman genel olarak vakit kavramı ve onun uygulamalı hali olan ibnü’l-vakt tabiri çerçevesinde zikredilmektedir. Bu iki kavram tasavvufî literatürün gelişimine bağlı olarak çeşitlenmiş ve zamanla ilgili hem yeni tabirler ilave edilmiş hem de zamanın metafizik ve rölatif/nesnel yönü üzerinde durulmuştur.
Bu çalışmada 13. yüzyıl mutasavvıflarından Mevlânâ Celâleddin Rûmî’nin Mesnevî adlı eserindeki zaman anlayışı ele alınmıştır. Mevlânâ’nın Mesnevî’sindeki zamanla ilgili beyitleri tespit edilmiş ve onun buradaki öğretisi tasavvufun klasik kaynakları ile tasavvufî düşüncenin kurucularından Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin zaman görüşüyle mukayese edilmiştir. Mevlânâ, dînî ve tasavvufî konuları sıradan insanın anlayışına sunacak pratik ve güncel örneklerle anlattığı gibi aynı mevzulara metaforlar ve semboller kullanmak suretiyle olabildiğince derinlik katmakta ve bu sayede geniş bir kitleye hitap etmektedir. Dolayısıyla onun dilinde pek çok tasavvufî ilke ve amel hem edebî estetik içinde hem de insanda güçlü bir tesir bırakacak şekilde ifade bulmaktadır.
Mevlânâ zamanı üç ana kategori çerçevesinde ele almaktadır. Bunlardan ilki zamana sığmayan geçmiş ve gelecek gibi taksimlendirmeye tabi olmayan aşkın zaman anlayışı, ikincisi yatay/doğrusal/kronolojik zaman, üçüncüsü ise ibnü’l-vaktin tekâmül ederek ebu’l-vakt konumuna ulaşması ve zaman kaydından kurtularak tecrübe edilen zamansız boyuttur. Mevlânâ’nın bu sıralamasındaki üçüncü ve birinci zaman türleri aslında aynı niteliğe sahiptirler. Ancak ilki yalnızca Hakk’a mahsus olan zaman çeşidi iken üçüncü tür, aynı zamanın kâmiller tarafından beşerî ölçüde tecrübe edilmesinden oluşmaktadır. Mevlânâ ilâhî sırların ve metafizik hakikatlerin kronolojik zamanın geçerli olduğu düzlemde hangi ölçüde ifade edilebileceği üzerinde de durmaktadır. Ona göre bu tür bilgilerin yatay zamanda tam olarak ibareye dökülmesi yani “sırrın zamana sığması” imkânsızdır.
Mevlânâ’nın zamana ilişkin görüşlerinin tespiti tasavvufî düşünce ve geleneğin zaman yaklaşımının ortaya çıkarılması açısından büyük önem taşımaktadır. Çünkü Mevlânâ tasavvufun hem amel hem de düşünce boyutunun şekillendiricilerinden biri konumundadır. Onun zamanı yorumlama yönteminin ele alınması modern çağda insanoğlunun zaman yönetimine dair ufkunun genişlemesine katkı sağlayacaktır. Ayrıca zaman, düşüncenin merkezî konularından biri olması sebebiyle çok sayıda araştırmaya mevzu olmuştur. Mevlânâ’nın bu husustaki fikirlerinin tespit ve tahlili zamanla ilgili literatüre zenginlik sağlayacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 3 Temmuz 2023 |
Gönderilme Tarihi | 16 Eylül 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 106 |
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.