Osmanlı Devleti’nin yıkılışının artık mukadder hale
geldiği son yarım yüzyıllık devresinde, dört ana cereyanın yıkımdan kurtuluş
reçetesi olarak toplumun ve elitlerin önüne konulduğu genellikle bilinen ve
kabul gören bir husustur. Bu çözüm yolları kabaca, Türkleşme, İslamlaşma,
Osmanlıcılık ve Batıcılık olarak tasnif edilir. Dönemin İslami hassasiyeti yüksek
aydınları, çoğunlukla İslamlaşma ve Osmanlıcılık üst şemsiyesi altında
değerlendirilebilecek görüşler ileri sürmüş, bilhassa Arap aydınlarda ise
İslamcılık eğilimi daha gözle görünür bir çizgi takip etmiştir. Topluma kurtuluş
reçetesi sunduğu diğer kitaplarındaki çizgisine paralel şekilde, öncelikle ve
önemle despotizm / istibdat düşüncesiyle mücadeleyi ön plana çıkaran
Abdurrahman el-Kevâkibî de bu buhranlı dönemde yaşamış ve eserlerini vermiş bir
Arap entelektüelidir.
Kevâkibî’nin yaklaşık bir asır önce despotizme
dair ortaya koyduğu fikirler ve devrimci yaklaşım, insan ve toplum
dinamiklerinin derin dönüşümlere uğradığı günümüzde de önemini halen muhafaza
etmektedir. Çağdaş Arap düşüncesinde artık klasik kaynaklar arasında kabul edilen
Tabâiü’l-İstibdâd ve Mesâirü’l-İsti’bâd, Osmanlı’nın son döneminde Arap
aydınlarının İstanbul’a bakışına dair tarihsel bir vesika olmanın ötesinde; Arap
Baharı sürecindeki halk hareketlerinin sosyolojik dinamiklerini anlamak ve Arap
toplumlarının sosyo-politik hususiyetlerini yakından görebilmek açısından da
ışık tutucu bir perspektif sunmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Kitap Değerlendirmeleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2019 |
Kabul Tarihi | 29 Kasım 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 |
TOÇD'nde yayınlanan makaleler Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.