Eşdizim (collocation) kavramı ilk defa İngiliz bağlamcılığının (British Contextualism) kurucularından sayılan J.R. Firth tarafından 1957 yılında ortaya atılmış ve bu alanda çalışmalar yürütülmüştür. Türkiye’de yapılan eşdizim çalışmaları ise oldukça yeni tarihlidir. Ülkemizde yaklaşık 15 yıllık bir geçmişe sahiptir olan eşdizim çalışmalarının neredeyse tamamı izlenen yaklaşım bakımından önemli bir ortak noktaya sahiptir. Bu çalışmalar, çerçevesini Firth’in ve öğrencilerinin çizdiği eşdizim tasarısı üzerine kurulmuş ve İngiliz Bağlamcılığı’nın yaklaşımını takip etmiştir. Bu çalışmalarda eşdizimler, sözlükbirimlerin bir dizim içerisindeki ortak bulunabilirlikleri şeklinde değerlendirilerek, dizimlerin tespitinde daha çok derlem destekli araştırmalarda sıklığa dayanan istatistikî ölçütler baz alınmıştır. Oysa eşdizim tespitinde anlam temelli yaklaşımlar da yer almaktadır. Bu yaklaşımlardan biri de Alman dilbilimci ve sözlükbilimci Franz Josef Hausmann’a aittir. Hausmann sıklık derecesi çok yüksek olmayan sözcük birlikteliklerinin de eşdizim olabileceği fikri üzerine yoğunlaşmıştır ve bu tür dizimlerin daha çok yapısal boyutuyla ilgilenmiştir. Bu doğrultudaki bir eşdizim tasarımının da değerlendirilerek çalışmalara konu edilmesi alana farklı bir bakış açısı getirmesi bakımından önemlidir. Bu çalışmada, Hausmann’ın anlam temelli eşdizim yaklaşımının açıklanması hedeflenmiştir.
Studies on collocation, which is a young field of research, are also quite recent in Turkey. The concept of collocation was first introduced in 1957 by J.R. Firth, one of the founders of British Contextualism, and studies were conducted in this field. Almost all of the collocation studies in Turkey, which have a history of about 15 years, have an important common point in terms of the approach followed. These studies have been based on the collocation design outlined by Firth and his students and have followed the approach of British Contextualism. In these studies, collocations were evaluated as the co-occurrence of lexemes in a syntax, and the determination of collocations was based on statistical criteria based on frequency in corpus-supported research. However, there are also meaning-based approaches in the studies conducted in this field. One of these approaches belongs to German linguist and lexicographer Franz Josef Hausmann. Hausmann focused on the idea that word associations that do not have a very high degree of frequency can also be collocations, and he was more interested in the structural dimension of such collocations. Evaluating a collocation design in this direction and subjecting it to studies is important in terms of bringing a different perspective to the field. This study aims to explain the aforementioned collocation approach with Turkish examples.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Alman Dili, Edebiyatı ve Kültürü |
Bölüm | TOBİDER - Uluslararası Toplumsal Bilimler Dergisi Cilt 7 Sayı 2 |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 23 Eylül 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 25 Eylül 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 7 Sayı: 2 |