Kıbrıs Sorunu 1950’li yılların ortalarından itibaren Türk-Yunan ilişkilerinin ana unsurlarından biri haline gelmiş, hem Türkiye hem de Yunanistan kamuoyu tarafından bir “milli dava” olarak algılanmış ve Türk dış politikasının en önemli belirleyicilerinden biri olmuştur. 9-10 Eylül 1967’de Keşan ve Dedeağaç’ta başbakanlar düzeyinde toplanan Zirve Konferansı’nda, başta Kıbrıs Sorunu olmak üzere Türkiye ile Yunanistan arasındaki mevcut sorunlara ikili görüşmeler yoluyla barışçı bir çözüm bulunması amaçlanmıştır. Yunan tarafının talebi ve daveti ile başlayan görüşmeler, Yunanistan’ın enosisi Kıbrıs’ta olası tek çözüm yolu olarak dayatmasından dolayı sonuçsuz kalmıştır. Bu görüşmeler gerek öncesi, gerekse sonrasında Türk kamuoyunda geniş yankılar uyandırmış; toplantılarda ele alınan konular, tarafların ve diğer uluslararası aktörlerin tez ve yaklaşımları ile Yunanistan’a karşı izlenmesi gereken politika konularında çeşitli yorum ve değerlendirmeler yapılmıştır. Görüşmelere ve sonuçlarına ilişkin olarak kamuoyunun tutumu iki şekilde belirginlik kazanmıştır: görüşmelere olumlu veya eleştirel yaklaşım. Çok genel hatlarıyla değerlendirildiğinde, iktidar partisi ve ona yakın çevreler görüşmeleri ve elde edilen sonuçları olumlu karşılarken, muhalefette yer alan kesimler, dozu farklılaşmakla birlikte eleştirel bir tutum takınmışlardır. Bu çalışmada Keşan-Dedeağaç görüşmelerinin Türkiye kamuoyunun farklı kesimleri tarafından (iktidar/muhalefet partileri, basın ve sivil toplum örgütleri) ne şekilde algılandığı ve değerlendirildiği incelenmiştir.
Kıbrıs Keşan-Dedeağaç Görüşmeleri Türk-Yunan İlişkileri Kamuoyu Basın
The Cyprus issue has become one of the main elements of Turkish-Greek relations since the mid-1950s, has been perceived as a “national cause” by the public opinions of both Türkiye and Greece, and has become one of the most important determinants of Turkish foreign policy. At the Summit Conference held at the level of prime ministers in Keşan and Alexandroupolis on 9-10 September 1967, it was aimed to find a peaceful solution to the existing problems between Türkiye and Greece, including the Cyprus issue, through bilateral negotiations. The meetings, which started with the request and invitation of the Greek side, were inconclusive due to the Greece’s imposition of enosis as the only possible solution in Cyprus. These meetings had wide repercussions in the Turkish public opinion both before and after; various comments and evaluations were made on the issues discussed at the meetings, the thesis and approaches of the parties and other international actors, and the policy should to be followed against Greece. The public’s attitude towards the meetings and their results has become evident in two ways: a positive or critical approach to the meetings. When evaluated in very general terms, while the ruling party and the circles close to it welcomed the meetings and the results obtained, those in the opposition took a critical attitude, although the dose was different. In this study, it has been examined how the Keşan-Alexandroupolis meetings are perceived and evaluated by different segments of the Turkish public (government/opposition parties, press and non-governmental organizations).
Cyprus Keşan-Alexandroupolis Meetings Turkish-Greek Relations Public Opinion Press
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Bölgesel Çalışmalar |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 29 Eylül 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 29 Eylül 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 25 Sayı: Özel Sayı |