Reality tv programları, televizyon yayıncılığının ticarileşmesi ile birlikte yayın hayatına başlayan tecimsel kanalların, program maliyetlerini minimize etme çabalarının bir ürünüdür. Reality tv programları, televizyon yayıncılığı alanındaki mutat gerçeklik ve kurgu arasındaki dikotomide, sıradan insanın öyküsüne yaslandığı için izler kitle ile ilişkisini gerçeklik üzerinden kurar. Sıradan insanın ‘gerçekliğine’ dayanan söz konusu programlarda sıradan insanın başına gelen felaketler, çeşitli stratejiler ve manevralarla bir meta hâline getirilerek yine sıradan insanın ilgisine sunulur. Bu çalışmanın amacı reality tv programlarında sıradan insanın öyküsünün nasıl metalaştığını ortaya koymaktır. Bu amaçla gündüz kuşağında en çok izlenen reality tv programlarından biri olan “Esra Erol’da” programı üzerinden önce basit saymaca gerçekleştirilmiş ardından nitel içerik çözümlemesi yapılmıştır. Çözümleme sonucunda sıradan insanın başına gelen felaketlerin söz konusu program dolayımıyla: Kamusal alanda sansasyonelleştirildiği; merak uyandırmak için gizemli hâle getirme ve geciktirim stratejilerinin kullanıldığı ve ayrıca merak uyandırma stratejisinin pekiştireci olarak VTR’ler ve Kj’lerle merak uyandırıcı manevralar yapıldığı; izlenme oranını garantiye almak adına tarafların stüdyoda karşı karşıya getirilerek çatışma stratejisi kullanıldığı ve tartışılan konu hakkında sunucunun yorumunun uzman görüşüne başvurularak rasyonalize edildiği tespit edilmiştir. Kullanılan bu stratejiler ile sıradan insanın mahrem hayatının, bir meta hâline getirildiği ve yine sıradan insanın (izler kitlenin) merak ve acıma duygusuna sunularak izler kitlenin de bir metaya dönüştüğü ortaya konulmuştur.
Reality tv programs are the product of commercial channels’ efforts, which started broadcasting life with the commercialization of television broadcasting, to minimize program costs. Reality tv programs, in the dichotomy between the customary reality and fiction in the field of television broadcasting, establish relationship with audience through reality, as these programs are based on the story of the ordinary people. In these programs based on the 'reality' of ordinary people, the disasters that happen to ordinary people are again presented to the attention of the ordinary people by turning these disasters into commodity by various strategies and manoeuvres. The aim of this study is to reveal how the stories of ordinary people are commodified in reality tv programs. For this purpose, the most watched daytime reality TV program “Esra Erol’da” was selected, and first a simple classification then qualitative content analysis was carried out. As a result of the analysis, it was determined that the disasters that happen to ordinary people are sensationalized in the public domain by means of this program; and that mystification and delay strategies were used to arouse curiosity and that also intrigue manoeuvres were used by means of video tape recorders and character generators as reinforcement of curiosity arousing strategy; that conflict strategy was used by confronting the opposite parties in the studio to ensure ratings and by referring to the expert opinions the presenter’s comment on the subject discussed was rationalized. With these strategies, it is demonstrated that private life of ordinary people has been commodified and that the audience has also been commodified by presenting private life of ordinary people to the sense of curiosity and pity of the ordinary people.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları |
Bölüm | Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Temmuz 2020 |
Gönderilme Tarihi | 21 Nisan 2020 |
Kabul Tarihi | 4 Temmuz 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 5 Sayı: 10 |
This work is licensed under Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International