Identity, representation or subject produced in cultural areas are usually accepted as objective and universal entities in the form of a presupposition. On the other hand, Stuart Hall raises his own objection that the claim that there is a direct relationship between the object represented and the representation itself reflects an ideological perspective. In this context, Hall mainly rejects the Western-centered colonialist paradigm that discredits the alternative ways of seeing existing outside the norms assumed to be objective and universal by the Western-centered paradigm itself, which normalizes merely its own ways of seeing the world by colonizing the other perspectives. In this way, the denial of the idea that cultural identities and representations have a direct contact with the real also cancels the totem-object, which is the signifier of those identities. In this study, the notions of identity, representation and subject will be analyzed by taking the studies and claims of Stuart Hall into the center and including other important names such as Althusser, Gramsci, Lacan, which theoretically enable Hall to build his own arguments. For this purpose, the relevant works of these names will be examined comparatively through text analysis.
Stuart Hall Cultural Studies Representation Identity Subject
Kültürel mecrada üretilen kimlik, temsil ya da özne başlıkları çoğu zaman bir ön kabul biçiminde nesnel ve evrensel olarak tahayyül edilir. Öte yandan, temsil eden ile temsil edilen arasında dolaysız bir ilişki olduğu iddiasının bizatihi kendisinin ideolojik bir perspektifi yansıttığına yönelik temel itirazı ise Stuart Hall dile getirir. Bu bağlamda Hall, temsil, özne ve kimlik kavramlarını sabitleyici ve dışlayıcı bir yaklaşımla totalleştiren, kendi görme biçimlerini ve anlamlandırma rejimlerini normlaştıran/normalize eden, kurduğu bu kültürel tahakküm üzerinden diğer görme ve temsil pratiklerine temellük ederek onları kolonize eden ve bu anlamıyla kendi ürettiği ancak evrensel ve nesnel olduğunu varsaydığı normlar dışında konumlanan alternatifleri itibarsızlaştıran Batı merkezli kolonyalist paradigmayı reddeder. Kültürel kimliklerin ve temsillerin gerçek ile doğrudan ve dolayımsız bir teması olduğu fikrinin bu şekilde yadsınması, söz konusu kimliklerin göstereni konumundaki totem-nesneyi de gündemden bütünüyle düşürür. Bu çalışmada, Stuart Hall’un çalışmaları ve iddiaları merkeze alınarak, Hall’a kendi argümanlarını inşa ederken teorik olarak imkân yaratan Althusser, Gramsci, Lacan gibi eleştirel paradigmanın diğer önemli isimleri de tartışmaya dâhil ederek kimlik, temsil ve özne başlıkları analiz edilecektir. Bu amaç doğrultusunda, söz konusu isimlerin ilgili çalışmaları karşılaştırmalı olarak metin analizi yoluyla incelenecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları |
Bölüm | Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Temmuz 2020 |
Gönderilme Tarihi | 1 Mayıs 2020 |
Kabul Tarihi | 12 Temmuz 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 5 Sayı: 10 |
This work is licensed under Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International