Magical realism, which is not unfamiliar to the oral tradition of Turkish literature, begins to give way to the modern understanding of the novel in the twentieth century. With this period, literature, in which the tradition of narration has moved to a different dimension, prioritizes producing texts that are intertwined with realism and telling pure reality. Although magical realism is an art movement that is not foreign to the Turkish literary tradition, it can make the narrative complex within the narrative possibilities of postmodern literature. Magical realism, which is mostly confused with fantasy literature, is an art movement. Nazlı Eray accepts Muhayyelât, written by Giritli Ali Aziz Efendi in the late 18th century, as the first Turkish novel, and thus the author declares his own understanding of art. Nazlı Eray opens the door to an expression that can be considered avant-garde for Turkish Literature by carrying the possibilities of postmodern literature to another dimension with the shifts in time and space in a world where human beings create their spiritual world, dreams, desires, fears, passions, dreams, just like in fairy tales, and she opens this door to the oral tradition of Turkish Literature. It leans on the extraordinary inherent in its tradition. While postmodern literature takes the reader around the world of fiction, it invites the reader to different dimensions. The reader, who is invited to different worlds, completes the fiction in his own mind. The author, who attracts attention with her narrative style and the subjects she deals with, is also evaluated in terms of the images, metaphors and small details in the narrative in her works. In this study, the understanding of magical realism is included in Nazlı Eray's novels. While explaining what magical reality is, the author's interpretation of her unique art movement is emphasized.
Türk edebiyatı sözlü geleneğinin yabancı olmadığı büyülü gerçekçilik yirminci yüzyıla gelindiğinde yerini modern roman anlayışına teslim etmeye başlar. Bu dönemle birlikte tahkiye geleneğinin farklı bir boyuta taşındığı edebiyat realizmle iç içe geçen metinler üretmeye ve salt gerçekliği anlatmayı önceler. Büyülü gerçekçilik Türk Edebiyat geleneğinin yabancı olmadığı bir sanat akımı olsa da postmodern edebiyatın anlatım olanakları dâhilinde anlatıyı girift bir hâle getirebilmektedir. Daha çok fantastik edebiyatla karıştırılan büyülü gerçekçilik bir sanat akımıdır. Nazlı Eray, ilk Türk romanı olarak Giritli Ali Aziz Efendi’nin 18. yüzyılın sonlarında yazdığı Muhayyelât’ı kabul eder ve böylece yazar kendi sanat anlayışını da ilan etmiş olur. Nazlı Eray, insanoğlunun ruh dünyasını, düşlerini, arzularını, korkularını, tutkularını, hayallerini, masallardaki gibi yarattığı bir dünyada postmodern edebiyatın olanaklarını zaman ve mekânda yaptığı kaymalarla başka bir boyuta taşıyarak Türk Edebiyatı için avangart sayılabilecek bir anlatıma kapı aralar ve araladığı bu kapıyı Türk Edebiyatının sözlü geleneğinde var olan olağanüstüye yaslar. Postmodern edebiyat okurunu kurmacanın dünyasında dolaştırırken okuru farklı boyutlara davet eder. Farklı dünyalara davet edilen okur kurmacayı kendi zihninde tamamlar. Anlatım tarzı ve ele aldığı konularla dikkatleri üzerine çeken yazar, eserlerindeki imgeler, metaforlar, anlatımdaki küçük ayrıntıları yönünden de değerlendirilir. Bu çalışmada Nazlı Eray’ın romanlarında büyülü gerçekçilik anlayışına yer verilmiştir. Büyülü gerçekliğin ne olduğu açıklanırken yazarın kendine has sanat akımını yorumlanışı üzerinde durulmuştur.
Anahtar Kelimeler: roman, büyülü gerçekçilik, büyülü belgesel gerçekçilik.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Ağustos 2024 |
Gönderilme Tarihi | 5 Şubat 2024 |
Kabul Tarihi | 26 Mayıs 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 28 Sayı: 2 |