12. yüzyılda Genceli Nizamî tarafından Farsça yazılan Ḫüsrev ü Şīrīn adlı mesnevi, 14. yüzyılın ilk yarısında Kutb mahlaslı bir şair tarafından Türkçeye çevrilmiştir. Bu eserin söz varlığının ele alınması, 14. yüzyıldaki Türkçenin durumu hakkında bir kanaatin oluşmasına da imkân tanıyacaktır.
Söz varlığı, temelde “ad” ve “fiil” olarak ikiye ayrılmak ile beraber, adların dil içerisindeki kullanım sıklığı, çokluğu ve çeşitliliği fiillerden oldukça fazladır. Buradan yola çıkarak Kutb’ un Ḫüsrev ü Şīrīn adlı eserini söz varlığı açısından daha iyi değerlendirebilmek için eserdeki adların kavram alanına göre incelenmesi yapılmıştır. Ancak bu yapılırken, adların farklı dillerden kolaylıkla alıntılandığı düşünülmüş ve Türkçe kökenli sözcüklerin alıntı sözcüklerden ayırt edilerek değerlendirilmesinin Türkçe açısından daha kıymetli olacağı görülmüştür.
The masnavi called Ḫüsrev ü Şīrīn, written in Persian by Nizami of Ganja in the 12th century, was translated into Turkish by Qutb in the first half of the 14th century. Analyzing the vocabulary of this work will also enable an opinion about the situation of Turkish in the 14th century.
Although the vocabulary is basically divided into two as “noun” an “verb”, the frequency, multiplicity and variety of nouns in the language are much more than verbs. From this point of view, in order to better evaluate Qutb’s work Ḫüsrev ü Şīrīn in terms of vocabulary, the names in the work were examined according to the conceptual field. However, while doing this, it was thought that the names were easily loaned from different languages and it was seen that it would be more valuable for Turkish to distinguish between Turkish origin words and loan words.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Nisan 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |