Kant’ın eleştiri felsefesi sonrası geleneksel metafizik başta olmak üzere tüm felsefe yapma biçimleri ters yüz oldu. Hegel’in son bir gayretle Kant’ın yıktığı geleneksel yapıyı ayağa kaldırma gayreti de sonuç vermedi. Frege yeni bir felsefe yapma biçimi keşfetti ve adına dil felsefesi denildi. Artık felsefenin sorun alanı ne arkhe, ne Tanrı ne de varlıktı. Felsefenin sorunları dilin sorunlarıydı ve dil doğru analiz edilebilirse felsefenin sorunlar da ortadan kalkacaktı. Wittgenstein’in yapmak istediği dile sınır çizmek, dile getirilebilir olan ile dile getirilemez olanı ayırmaktı. Metafizik önermelerin nesnel gerçekliği olmadığından dile getirilemezdi ve olgular gerçek olduğundan dile gelebilirdi. Düşünür böylesi bir durum için hakkında konuşulamadığında susmalı tavsiyesinde bulunur. Wittgenstein, Tractatus Logico-Philosophicus (TLP)’da dünya, dil ve düşünce arasındaki irtibatı ya da ilişkiyi ortaya çıkarma amacındadır. İfade ettiğimiz önermeler anlamlı olmalı, olguların toplamından oluşan dünyayı resmetmelidir. Resim, bir olguyu tıpatıp aktaran, onun tıpatıp benzeri değildir, çünkü o zaman resim değil, kopyası olurdu. Benzer şekilde resim olgudan farkı olmamalıdır, o zaman resim değil başka bir durum olurdu. O halde resim bir olguyu izdüşüm olarak yansıtmalı, olgu ile önerme arasında açık ve güçlü bir anlam bağı olmalıdır. Önermeler gerçekliğe dayanmalı, olgu durumlarını birebir izdüşüm olarak göstermelidir. Önermeler olgu durumlarını iki biçimde ortaya koyarlar: Tasvir ederek ve temsil ederek. Bir önerme yapısı itibariyle, dilin ifade imkânı ölçüsünde bazen temsil edilir, bazen de temsil edilmesine dil imkân vermeyince tasvir ederek resmedilir.
Anahtar Kelimeler: Önerme, Dil, Resim, Temsil, Tasvir, Olgu Durumları.
Abstract
After Kant's philosophy of criticism, all forms of philosophising, especially traditional metaphysics, were turned upside down. Hegel's last effort to revive the traditional structure destroyed by Kant did not yield any results. Frege discovered a new way of doing philosophy and called it the philosophy of language. The problem area of philosophy was no longer the arche, God or being. The problems of philosophy were the problems of language, and if language could be analysed correctly, the problems of philosophy would disappear. What Wittgenstein wanted to do was to draw a boundary to language, to separate what could be expressed from what could not be expressed. Metaphysical propositions could not be expressed because they had no objective reality, and facts could be expressed because they were real. For such a situation, the thinker advises to remain silent when one cannot speak about it. In Tractatus Logico-Philosophicus (TLP), Wittgenstein aims to reveal the connection or relationship between the world, language and thought. The propositions we express must be meaningful, they must paint a picture of the world consisting of the sum of phenomena. A picture is not an exact analogue of a phenomenon, because then it would not be a picture but a copy. Similarly, a picture should not be different from a phenomenon, for then it would not be a picture but another situation. Therefore, a painting should reflect a phenomenon as a projection, and there should be a clear and strong meaning connection between the phenomenon and the proposition. Propositions must be based on reality, they must show factual situations as projections. Propositions present phenomena in two ways: Describing and representing. A proposition is sometimes represented to the extent of the expressive possibilities of language, and sometimes it is pictured by depicting when language does not allow for representation.
Keywords: Proposition, Language, Picture, Representation, Depiction, Fact States.
önerme dil resim temsil tasvir olgu durumları proposition language picture depiction representation fact states
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Uygulamalı Felsefe(Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ekim 2024 |
Gönderilme Tarihi | 4 Eylül 2024 |
Kabul Tarihi | 30 Ekim 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |