Halk hikâyeleri toplumun hafızasında her zaman canlılığını koruyan, devamlılığını sözlü ve yazılı kültür içerisinde değişerek ve dönüşerek devam ettiren türlerin başında gelir. Türk halk hikâyeciliği ise edebiyatımızda XVI yüzyıldan itibaren görülmeye başlar. Genellikle bir aşığın başından geçen aşk hikâyesi ya da kahramanlık hikâyelerinin âşık tarafından hikâye edilmesi şeklinde ortaya çıktığı için âşık edebiyatı ile iç içe geçmiş haldedir. Âşıkların hikâye ettiği olaylar bu türde nazım nesir karışık olarak ifade edilir. Halk hikâyelerinin konusunu ise aşk ve kahramanlık oluşturmaktadır. Kahramanın başından geçen olaylar gerçek bir yaşamdan alınmış olsa dahi edebi metne taşınırken kurgusal bir düzenlemeye tabi tutulur. Bu kurgusal düzende edebi metni oluşturan zaman ve mekân önemli bir yer tutar. Her ne kadar halk hikâyelerinde mekân ve zaman gerçek hayattan alınmış olsa da edebi metin içerisinde salt zaman ve mekân anlamı barındırmasının dışında geçmişten gelen değerleri taşıması, metnin olay örgüsünde çatışma noktalarını oluşturması bakımından önem taşır. Halk hikâyeleri anlatı geleneğimiz içerisinde destandan romana geçişte önemli bir aşamadır. Halk hikâyeleri günümüzde ise varlığını sözlü ve yazılı ortamda devam ettirmektedir. Halk hikâyeleri içerisinde en çok bilinen türlerin başında aşk konulu halk hikâyeleri gelir.
Türk edebiyatında Kerem ile Aslı hikâyesi, gerek Anadolu’da gerekse diğer Türk boyları içerisinde oldukça sevilen, çok geniş bir coğrafyaya yayılmış bir halk hikâyesidir. Bu aşk hikâyesi teşekkülünden itibaren günümüze kadar hem sözlü hem yazılı edebiyatımızda anlatıla gelmiştir. Eser çeşitli yönlerden yüzyıllar boyunca edebiyatımızın her alanında etkili olmuş ve günümüzde ise etkisini sürdürmektedir. Kerem ile Aslı hikâyesinin günümüzde canlılığını korumasında eserin aşk gibi evrensel bir değeri barındırmasının yanında eserin zaman ve mekân birlikteliğinden hareketle olay ve kişilerin sağlam bir zemine oturtularak oluşturduğu kurgusunun etkisi vardır. Bu nedenle zaman ve mekân birlikteliği eserin geçmişten günümüze taşınmasında önemli bir işleve sahiptir. Bu çalışmamızda Kerem ile Aslı hikâyesinde yer alan zaman ve mekân birlikteliği Rus dil bilimci Mihail Bahtin’in kronotop (zaman uzam) kuramına göre incelenmiştir. Gerçekte yaşanmış ya da gerçekten esinlenmiş bir olay ya da durumun sanatsal metne aktarımında zaman ve mekânın birlikteliği işlevsel bir görev üstlenmektedir. Eserin üretildiği toplumda yer alan sosyal ve kültürel hayat yine kronotoplar aracılığıyla metinde yer alır. Bu bakımdan gerçek bir hayattan alınarak sanatsal bir forma dönüşen Kerem ile Aslı hikâyesinde zaman ve mekân metnin gerçeklik algısında ve olay örgüsünde temel işleve sahiptir.
Bu çalışmamızda kronotop kuramının edebi metindeki anlamı ve işlevi Mihail Bahtin’in çizdiği çerçevede açıklanmıştır. Kronotop türleri ve türlerin özellikleri ve metindeki işlevlerine değinilmiştir. Daha sonrasında Kerem ile Aslı hikâyesindeki zaman mekân birlikteliği açıklanmaya çalışılmıştır. Çalışmamızda Mihail Bahtin’in tasnifine uygun olarak eserde “karşılaşma”, “yol” zaman uzamlarının varlığı ve bu kronotopların işlevi belirlenmiştir. Ayrıca eserin kendine has olarak “bahçe”, “kahvehane” ve “turna” kronotoplarının varlığı ve eserin olay örgüsü içerisindeki işlevi belirlenmeye çalışılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Aralık 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 6 Sayı: 3 |