Millet tanımı hususunda sosyologlar, filozoflar, tarihçiler kendi anlayışları çerçevesinde bir görüş ortaya koymuşlardır. Kimileri bu konuda etnik kimliğe vurgu yaparken kimileri ise kültürü ön plana çıkarmıştır. Ankara’da meclisin açılmasından sonra milletvekilleri de bu hususta görüşlerini meclis kürsüsünden paylaşmıştır. Türk, Türkiyeli, Anasırı İslam gibi ifadelerin milletvekilleri tarafından kullanıldığı görülmektedir. Anayasal açıdan baktığımızda ise 1921 Anayasasında millet tanımının yapılmadığı fakat 1924 Anayasasında ise tüm vatandaşların Türk olarak adlandırıldığı anlaşılmaktadır. Bu tanımlamanın yanı sıra bir “Türk Olmak” hedefi de belirlenmiştir. Türk olmak için Türk okullarından mezun olmak, Türkçe bilmek, Türklüğe aidiyet hissetmek ve bölücülük yapmamak şart olarak gösterilmiştir. Bu anlayış çerçevesinde çıkan kanunlarda ağırlıklı olarak “Türk Olmak” ifadesi yer almıştır. Bu makalenin kapsamı Türkiye Büyük Millet Meclisinde 1920-1938 yılları arasında milletvekillerinin millet tanımı hususundaki tartışmalarını veya görüşlerini ortaya koymak ve bunun kanunlardaki yansımalarını tespit etmekle sınırlıdır. Araştırmada tarih metodolojisinin tasnif, tahlil, terkip, tenkit, yorumlama, kıyaslama vb. yöntemlerinden yararlanılmıştır.
Sociologists, philosophers and historians have put forward an opinion on the definition of nation within the framework of their own understanding. While some emphasize ethnic identity in this regard, others emphasize culture. After the opening of the parliament in Ankara, the deputies also shared their views on this issue from the parliamentary rostrum. It is seen that expressions such as Türk, Türkiyeli, Anasırı Islam are used by the deputies. When we look at it from a constitutional point of view, it is understood that the definition of nation was not made in the 1921 Constitution, but all citizens were called Turks in the 1924 Constitution. In addition to this definition, a target of “Being a Turk” has also been determined. In order to be Turkish, it has been shown as a condition to graduate from Turkish schools, to know Turkish, to feel belonging to Turkishness and not to be separatist. In the laws enacted within the framework of this understanding, the expression “being a Turk” was predominantly included. The scope of this article is limited to presenting the debates or opinions of the deputies in the Turkish Grand National Assembly between the years 1920-1938 on the definition of nation and determining its reflections in the laws. Classification, analysis, composition, criticism, interpretation, comparison, etc. of the methodology of history in the research. methods have been used.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kültürel çalışmalar, Siyaset Bilimi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Ocak 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 76 |
Content of this journal is licensed under a Creative Commons Attribution NonCommercial 4.0 International License