From the 16th century onwards, especially in the 17th and 18th centuries, the Ottoman Seraglio fascinated the Europeans and was often made the subject of European fantasies and prejudices. Essentially, this was due to the imaginary representations and misperceptions arising from the secrecy and censure that surrounded the life and concubines in the Seraglio. However, contrary to the distorted and mistaken perception of Seraglio as such, historically, it was an institution whereby the concubines were instructed in various forms of art, music, protocol and imperial etiquette, poetry and history. Those concubines who excelled in their skills and intellectual capacity were held in esteem and often rewarded. Especially the favorites from among them were personally praised and respected by the Sultan. Beginning with Hürrem Sultan (Roxelana) (c. 1510-1558) in the 16th century, the chief concubine who gave birth to a son by the Sultan began to exercise her power and influence not only over the other concubines but also over the Sultan himself. In this regard, first Safiye Sultan (c. 1550-1605?), Kösem Sultan (c. 1589-1651) and Turhan Sultan (1628?-1683) were the most famous figures who had much influence on the Sultan and the politics of their time. The effects of the concubines on the Sultans were written by some of the concubines; especially, Leyla Saz Hanımefendi who was a member of Ottoman Seraglio, wrote her actual experiences of life at the palace and in her memoir and made references to many incidents she encountered to prove that Harem was not the place of femininity but education. So the main aim of this article is to prove that Ottoman Seragşio was not the place of femininity but the institution of power and education.
Ottoman Seraglio the rule of women concubines Kösem Sultan Turhan Sultan Leyla Saz Hanımefendi.
16. yüzyıldan bu yana, özellikle 17. ve 18. Yüzyıllarda, Osmanlı Haremi Avrupalıların ilgisini çekmiş, Avrupa kurgusu ve önyargılarına konu olmuştur. Bu durum, özellikle, Osmanlı Haremindeki cariyelerin gizlilik ve sansür ile çevrelenen hayatlarının hayali tasvirlerinden ve yanlış algılanmalarından kaynaklanmıştır. Osmanlı Haremi bu şekilde çarpıtılmış ve yanlış algılanmasının tam tersine, tarihsel açıdan, cariyelerin çeşitli sanat dalları, müzik, protokol ve emperyal görgü kuralları, şiir ve tarih konularında eğitildiği bir kurumdur. Eğitimlerde ve entellektüel becerilerinde başarı göstermiş cariyeler takdir edilir ve ödüllendirilirdi. Özellikle aralarından gözde olanlar, özel olarak onurlandırılır ve Sultan tarafından saygı görürdü. 16. Yüzyılda Hürrem Sultan (Roxelana) (c. 1510-1558) ile başlayarak Sultan’a erkek oğul veren gözde, gücünü ve etkisini yalnızca diğer cariyeler üzerinde değil Sultan üzerinde de kullanmaya başlamıştır. Bu bağlamda, ilk Safiye Sultan (c. 1550-1605?), Kösem Sultan (c. 1589-1651) ve Turhan Sultan (1628?-1683) dönem politikası üzerinde etkisi olan tanınmış gözdelerdi. Cariyelerin Sultanlar üzerindeki etkileri, özellikle Osmanlı Haremi’nin bir üyesi olan Leyla Saz Hanımefendi, saraydaki kendi kişisel deneyimlerini ve karşılaşmış olduğu olayları günlüğünde Harem’in sadece cinsellik merkezi değil eğitim yeri olduğunu kanıtlamak için yazmıştır. Bu makalenin amacı, Osmanlı Harem’inin bir eğlence yeri değil bir eğitim kurumu olduğunu Layla Saz Hanımefendi’nin günlüğüne dayanarak kanıtlamaktır.
Osmanlı Haremi kadınların yönetimi cariyeler Kösem Sultan Turhan Sultan Leyla Saz Hanımefendi.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | İngiliz ve İrlanda Dili, Edebiyatı ve Kültürü, Osmanlı Tarihi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2014 |
Gönderilme Tarihi | 15 Ekim 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 21 Sayı: 21 |